31 Mart’ta yapılacak
mahallî seçimlerin ehemmiyeti, ‘Cumhur İttifakı’ tarafından “beka
meselesi” kavramıyla tanımlanıyor. Buna karşı çıkan ‘Millet
İttifakı’ ise, kendi içinde bir beka problemi yaşıyor
gibi!..
Şunun şurasında 38 gün kaldı…
Sandık hızla önümüze doğru geliyor! Partilerde hayli sert geçen bir
aday seçme dönemi resmen sona erdi. Önceleri başkan adayları için,
bilahare meclis üyeleri konusunda ciddi çekişmeler yaşandı. Daha
önce de burada yazdığımız üzere, Cumhur İttifakı partileri, hem
erken yola çıkmanın hem de parti içi disiplin konusunda sıkıntısız
olmanın rahatlığı ile bu dönemi kolayca geçirdi. Ama Millet
İttifakı partileri için aynı dönem çok sancılı geçti. Özellikle
zaman aralığı olarak sona bırakılan, meclis üyelikleri listeleri
konusunda, beklenenin üzerinde reaksiyonlar oluştu. CHP ve İYİ
Parti’de yoğun istifalar yaşandı. Bu rahatsızlıkların kolay kolay
bitmeyeceği anlaşılıyor. Zira bazı teşkilatlar istifalarını
açıkladı, ama gerekçeleri açıklamayı seçim sonrasına bıraktığını
duyurdu. Ana muhalefet partisi sözcüleri, her fırsatta parti içi
tartışmaların dışarıya taşınmaması konusunda tavsiye ve telkinlerde
bulunuyor. Ancak seslerini pek fazla duyuramıyorlar galiba… Zira
aykırı açıklamalar devam ediyor. İYİ Parti için de benzer durumlar
söz konusu. Son olarak Maltepe İlçe Başkanı, parti politikasına
taban tabana zıt (CHP adayını değil MHP adayını destekleyeceğiz
dedi) bir açıklamasından dolayı görevden alındı. Ondan daha
sıkıntılı bir durumu ise Mersin’de yaşadı. Mersin Büyükşehir
Belediye Başkan adayı Burhanettin Kocamaz’ın başvurusu zamanında
yapılmadığı için, seçime girememe durumu söz konusu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşener, bu gelişmeye dair çok sert açıklamalarda bulundu. Bunun
bir kumpas olduğunu ifade etti… Ve bu kumpası boşa çıkaracaklarını
söyledi. İYİ Parti Mersin İl Başkanı’nın görevden alınmasına yol
açan bu olayın aslı – esası nedir, herhâlde kısa zamanda ortaya
çıkar. Ama Akşener’in “Sayın Kocamaz Mersin’e iyi gelecek…” beyanı
gerçeğe dönüşür mü, bekleyip göreceğiz. İYİ Parti’de, kurulduğu ilk
günden bu tarafa, fikir değiştiren, üst yönetimle ters düştüğü için
istifa eden, genel olarak partinin gidişatından memnun ve ümitvar
olmayan pek çok kişi, kısa zamanda yollarını ayırdı. Yeni ve
iddialı olmak isteyen bir parti için böyle bir tablo elbette
olumsuzluğu körükler… 24 Haziran seçimlerinde Meral Akşener, çok
iddialı bir cumhurbaşkanı adayı olarak ancak yüzde 7,3 oy alabildi
ve milletvekili seçimlerinde de İYİ Parti, ittifak sayesinde barajı
kıl payı aşabildi. Ve bu netice parti teşkilat ve tabanında yeterli
bulunmadı elbet. 31 Mart’ta şayet belirgin bir başarı gelmezse,
besbelli partideki sancılı durum devam edecek ve Meral Akşener’in
liderlik koltuğu sıkıntıya girecektir.
Diğer taraftan CHP’de işler
iyice sarpa sarmış durumda. Gerçekten 31 Mart’a kadar ana muhalefet
partisi içinde, mevcut yönetime karşı daha ne gibi tepkiler doğacak
bilinmiyor. Tekrar aday gösterilmeyen kritik yerlerdeki bazı
belediye başkanlarının istifa ederek DSP’ye geçmeleri ve oradan
aday olmaları, Kılıçdaroğlu ve ekibinin işini iyice zorlaştırmış
bulunuyor. Her ne kadar Sayın Kılıçdaroğlu bu gelişmelere karşı
kararlılık ve soğukkanlılığını muhafaza ediyorsa da, 1 Nisan ve
sonrası için hiç de rahat olmadığı ve parti içi muhalefet
tarafından kesinlikle rahat bırakılmayacağı açıkça anlaşılıyor…
Şimdiye kadar kurultaylarda delege yapısını kendi lehine çevirerek,
her seferinde koltuğunu muhafaza eden Kılıçdaroğlu, yaklaşan yerel
seçimler için de, parti meclisi başta olmak üzere teşkilat
kademelerine sağladığı hâkimiyetle istediği adayları öne çıkardı.
Ancak Genel Başkan’ın bu tutumu, teşkilat nezdinde kabul görmedi.
Her ne kadar, bazı belediye başkanlarının sırf yeniden aday
gösterilmedikleri için, partiden ayrılmaları samimiyet ve parti
aidiyeti bakımından eleştirilebilir bir durum olsa da, bu kadar
yaygın memnuniyetsizlik, olayın kişisel hırsların ötesinde
boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır. Açıkçası bu yaşananlar, CHP
içinde bir aday seçimi ihtilaflarının ötesinde, partinin liderlik
ve yönetim anlayışı konusunda temel bir zıtlaşma ve mücadele
mahiyetinde.
Daha açık biçimde ifade edersek,
CHP adına, 31 Mart bir dönüm noktası gibi görünüyor. Kemal
Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın “beka meselesi” söylemine, kendi
argümanlarıyla karşı çıkıyor. Lakin kendisi kabul etse de etmese
de, liderlik koltuğunun bir beka problemi ile yüz yüze olduğu
tartışmasız!.. Çünkü partisinin içinde,1 Nisan ve sonrası için,
başka türlü hazırlananların sayısı çok fazla. Ve bu artık aleni
şekilde yürüyor. Hatta DSP’nin de içine dâhil edildiği birçok
“seçenek” üzerinde ciddi ciddi tartışmalar yapılıyor. Özetle, 1
Nisan şakası gerçeğe dönüşebilir…