Gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve hâlen
karısıyla birlikte yargının pençesinde kıvranan İsrail Başbakanı
Netanyahu, 17 Eylül’deki seçimleri kazanabilmek için, yine Filistin
topraklarını ilhak etme sözü veriyor!..
Nisan ayındaki İsrail seçimleri
öncesinde, ABD Başkanı Trump, İsrail’in Suriye’ye ait Golan
tepelerini ilhak etmesine yeşil ışık yakarak, Netanyahu’ya bol
keseden bir destek vermişti… Fakat seçim sonuçları, bütün bu kirli
oyunlara rağmen, Netanyahu’ya gerekli çoğunluğu vermedi. Bu yüzden
de, hiç istemediği erken seçime gitmek zorunda kaldı… El kesesinden
ağalığa alışmış görünen İsrail Başbakanı, bu defa işgal altındaki
Filistin topraklarının bir kısmını, Batı Şeria’da yer alan Ürdün
Vadisi’ni ilhak etme sözünü veriyor… Bu açıklamayı yaptığı sırada,
yakın bölgeye düşen Filistin roketlerinin haberi gelince, fare gibi
sığınağa koşan Netanyahu’nun sahte kabadayılığının altında yatan
pek çok sebep var. Her şeyden önce Amerika’nın sınırsız desteği
kendisini fazlasıyla şımartmış durumda. Nitekim iki gün önce
kovulan, Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile
Netanyahu’nun; bir müddet önce Ürdün Vadisi’nde verdikleri görüntü,
aslında her şeyi anlatıyor. Evet, İsrail yöneticilerine bu kadar
cüret veren, onları bu derece küstahlaştıran asıl sebep,
Amerika’nın kayıtsız şartsız ve sınırsız desteğidir! Ama her şey
bununla sınırlı değil tabii…
Arap dünyasını parçalayarak ve
birbiri ile kapıştırarak zayıf düşüren ve sonunda onları teslim
alan küresel güçler, maşa olarak kullandıkları bu ülkeler üzerinden
her türlü hizmeti sağlayabiliyor. Bu nasıl oluyor diye sorarsanız,
özetle şöyle… İsrail Devleti’nin resmen kurulduğu 1948 yılından
beri girdiği bütün savaşları kaybeden Arap ülkeleri, önceleri en
azından kâğıt üzerinde tek cephede birlik görüntüsü veriyordu.
Fakat zamanla bu görüntü de kayboldu ve fiiliyatta parçalanma
başladı. En önce Arap devletlerinin en büyüğü olan Mısır, İsrail
ile barış anlaşması yapmak zorunda kaldı. Daha sonra da ekonomik
olarak en zayıf ülke olan Ürdün onu takip etti… Buna rağmen son
birkaç yıl öncesine kadar, geriye kalan diğer 20 Arap devleti,
resmî olarak İsrail ile ilişki kurma ve yakınlaşma politikalarından
uzak duruyordu. Lakin artık işler eskisi gibi değil ve bu alanda
çok büyük değişimler yaşanıyor. Epey zamandan beri kapalı kapılar
arkasında İsrail ile iş tutan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile
iç politikada yaşadığı problemler ve ekonomik olarak içine düştüğü
zorluklar sebebiyle, çok kırılgan bir hâle gelen Suudi Arabistan
Yönetimi, ABD baskısı ile fena hâlde İsrail’e angaje oldu!.. Bu
konuda, ABD özellikle Suud Yönetiminin ensesinde âdeta boza
pişiriyor. Bir taraftan Yemen’de batağa saplanan BAE ve S.
Arabistan, diğer yandan 2011 yılında Suriye halkının bir kısmını
tahrik edip sokaklara dökerek, bugünkü facianın faili
oldular…
Hâlihazırda Amerika Birleşik
Devletleri, BAE ve S. Arabistan’ın paralarıyla; Suriye
topraklarında, PKK’nın buradaki versiyonu olan PYD/YPG’yi son model
silahlarla donatıyor! Yani S. Arabistan ve BAE’nin paracıklarıyla,
Suriye’yi de Irak gibi parçalamak üzere her türlü altyapıyı inşa
ediyor. Ve bu durum maalesef, en çok da Türkiye’nin ulusal
güvenliği için tehlike ve tehdit teşkil ediyor… Evet, ABD
güdümündeki S. Arabistan ve BAE’nin ve dahi Mısır’ın serüveni
bununla bitmiyor. Libya’da, Sudan’da, Somali’de ve daha birçok
yerde emperyalistlerin emellerine hizmet edecek ne varsa, bunlar
onu ika ediyorlar! Ama en tehlikelisi de, ABD’nin kurgulamak için
çabaladığı bir vekâlet savaşında; “Yeni Eksen yahut Arap Natosu”
gibi bir isim altında, bu ülkeleri İran ile kapıştırmak… Bunun
nasıl bir felaket olduğunu görüyorlar. Ancak içine düştükleri
girdap dolayısıyla Amerika’nın telkinlerine de hayır diyemiyorlar…
Tıpkı İsrail’e karşı uysal politika gütme mecburiyeti gibi. İşte bu
tablo karşısında, Netanyahu gemi daha da azıya alıyor ve Siyonist
politikalarına tam gaz devam ediyor. Ürdün Vadisi’ni ilhak etme
sözü de bunun yansıması. Ama şunu belirtelim; Batı Şeria
Netanyahu’yu batırır… Ve bu şahıs aslında uzatmaları oynuyor. Belki
de yolsuzluktan ötürü, İsrail mahkemeleri ipini
çekecek!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun seçim öncesi her türlü yasa dışı,
hukuksuz ve saldırgan mesajları vermeye devam ettiğini belirterek;
İsrail Başbakanı’nın, seçim vaadinin ırkçı bir Apartheid devletini
resmettiğini söyledi. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Filistinli
kardeşlerinin hak ve hukukunu sonuna kadar savunacağını teyit etti.
Hatırlayalım Türkiye, Kudüs meselesinde dünyayı ayağa kaldırarak,
Trump – Netanyahu ikilisinin şeytani atraksiyonlarının
gayrimeşruluğunu, Birleşmiş Milletler zemininde tescil
etmişti…