İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Batı’nın hangi yüzü utanır?

Batı, oldum olası ikiyüzlüdür… Hatta ikiyüzlülüğün de ötesinde 'binbir surat'tır. Bu sebeple yüzsüz diye tanımlamak daha doğrudur. Yüzsüz olduğu için pişkindir. Adı...

05 Kasım 2019 | 82 okunma
Batı, oldum olası ikiyüzlüdür… Hatta ikiyüzlülüğün de ötesinde 'binbir surat'tır. Bu sebeple yüzsüz diye tanımlamak daha doğrudur. Yüzsüz olduğu için pişkindir. Adı üstünde, pişkin suratta utanma aramayınız!..
 
 
Alman Bild gazetesinin Yunanistan muhabiri Liana Spyropoulou, Hatay Altınözü ve Kilis’deki Suriyeli mülteci kamplarının mükemmelliğini görünce, ülkesindeki durumdan utanç duyduğunu söylemiş… Yunan gazetecinin ifadesine göre, Yunanistan’daki mülteci kamplarında durum tek kelime ile felaketmiş. Öyle ki, bir kısım mültecilerin üzerinde yatacağı bir yatak dahi verilmiyormuş. O yüzden çoğu uzun zaman toprak üstünde yatmak mecburiyetinde imiş. Kamplarda güvenlik de yokmuş. Yemek için her biri üç-dört saat kuyruklarda bekliyormuş vs. vs... Bunlarla mukayese edince Bayan Spyropoulou şu hükmü vermiş: “Türkiye’deki kamplar bize göre bin kat daha iyi durumda ve insani şekilde oluşturulmuş…” Bayan gazeteci devamla şunları da dile getirmiş: “Benim hükûmetim, benim Yunanistan’ımın mültecilerle nasıl insanlık dışı bir oyun oynadığını, en zavallıların ve en korunmasızların sırtından nasıl bir siyaset yaptığının farkına vardım…” Gazeteci Liana bütün bunların cereyan ettiği Yunanistan’daki mülteci sayısının altmış beş binden daha az olduğunu da belirtmiş!..  Düşünün sekiz yıldan beri Türkiye 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı misafir ediyor. Ama Yunanistan’ın kendi topraklarına ulaşan sığınmacılara nasıl bir gayrı insani muamele yaptığını da gazetemizin bugünkü haberinden okuyacaksınız… 252 sığınmacıyı gaddarca döverek, eşyalarını gasbederek zorla Türkiye tarafına yollamışlar. Yunan kıyılarında her sene böyle yüzlerce utanç verici vaka yaşanıyor. Ama lafa gelince Yunanistan Avrupalı ve dolayısıyla onlara göre medeni bir ülke!..
Yunanistan’dan kat kat daha zengin olan Danimarka da sığınmacılara aynı şeyi yapmamış mıydı? Canlarını kurtarmak maksadıyla bu ülkeye güç bela ulaşan Suriyelilerin ziynet eşyasına el koymuşlardı utanmadan! O yüzden gerçekleri iyi görmeli ve anlamalıyız. O da yetmez. Bu gerçeği bütün dünyaya en etkili biçimde anlatmalıyız. Yani BATI OLDUM OLASI İKİYÜZLÜDÜR… Hatta ikiyüzlüden de öte bin bir surattır. Daha açıkçası yüzsüzdür. Yüzsüz olduğu için de pişkindir. Pişkin suratlarda utanma arama diye boşuna söylememişler. Üstelik Avrupa bu pişkinliğini bir de uygarlık diye satmaya kalkışıyor. Facia üstüne facia… Asya’da, Afrika’da her yıl milyonlarca insanın yerinden yurdundan kopmasının altında yatan en büyük etken bu uygar geçinen devletler. Ama bunlar hem suçlu hem güçlü!.. İnsanlık namına kılını kıpırdatmazlar, ama mesela Türkiye’ye mülteciler konusunda akıl vermeye kalkışırlar. Yunanlı Gazeteci Liana gibi sağduyu sahibi tek tük kişiler zaman zaman ortaya çıkıp hakikatleri cılız sesle dile getirseler de, çok çok azınlıkta kalıyorlar ve seslerini yeterince duyuramıyorlar. Buna karşılık, kıt akıllarını kiraya veren ve kalemlerini satan şahsiyetsiz yalancılar, her gün ülkemizin aleyhine düzinelerce yalan haber yayıyorlar. Lakin güneş balçıkla sıvanamaz. O yalancıların mumu yatsıya bile varamadan söner. Avrupa Birliği'nin önde gelen siyasetçileri, hakikatlere gözünü kapayarak bir yere varamazlar… Türkiye onların anladığı dilden konuşunca etekleri tutuşuyor zaten. Bir an evvel Türkiye ile iş birliği yapmaları kendi menfaatlerinin de icabıdır. Biz bugüne kadar kapıları açıp yüz binlerce sığınmacının Avrupa Birliği coğrafyasına hücumunu önlemişsek, bu, uluslararası hukuk düzeni ve insan haklarına karşı hassasiyetimiz sebebiyledir. Ama unutmasınlar ki, sabrın da bir sınırı var…
Diğer taraftan Suriye’de, terör örgütü PKK/PYD ile ortaklık yapan Amerika Birleşik Devletleri'nin, her gün yeni bir suçu gün yüzüne çıkıyor. Kendi üslerini başkası kullanmasın diye apar topar imha ederek çekilen ABD askerleri, Trump’ın bizzat ifadesiyle, petrole olan sevgisi yüzünden geri dönüyorlar. Daha doğrusu petrol bölgelerine takviye yapıyorlar. Bu arada güya DEAŞ’a karşı kullanılması için terör örgütü PKK/PYD’ye verdikleri havan mermileri, anti tank mühimmatı ve vs. cephanelik de bir bir ortaya dökülüyor. Yani ABD tam olarak suçüstü, eski tabirle ‘cürmü meşhut’ olmuş durumda… Son bir ayda Türkiye topraklarına atılan binden fazla havan mermisinin kaynağı ve ikmal adresi, şüpheye hiç yer bırakmayacak şekilde deşifre olmuştur! Bu mudur terörle mücadele eden Amerika? Yani petrolü çok sevdiğini inkâr etmeyen hatta bununla övünen Amerika! Evet, bir kere daha kesin olarak ortaya çıkmıştır ki, “Batı Medeniyeti” diye bize pazarlanan şey, “tek dişi kalmış canavarlıktır”.  Bu canavar, şimdiye kadar insanlığa çok büyük hasar verdi ne yazık ki… İnanıyoruz ki artık eskisi kadar yırtıcı ve öldürücü olamayacak. Zira hızla güç kaybediyor. Bazıları Batı’nın hâlihazırdaki konumuna bakarak, bu görüşümüze katılmayabilir. Fakat şurası unutulmasın; Avrupa Birliği hazırdan yiyor…
Alman Bild gazetesinin Yunanistan muhabiri Liana Spyropoulou, Hatay Altınözü ve Kilis’deki Suriyeli mülteci kamplarının mükemmelliğini görünce, ülkesindeki durumdan utanç duyduğunu söylemiş… Yunan gazetecinin ifadesine göre, Yunanistan’daki mülteci kamplarında durum tek kelime ile felaketmiş. Öyle ki, bir kısım mültecilerin üzerinde yatacağı bir yatak dahi verilmiyormuş. O yüzden çoğu uzun zaman toprak üstünde yatmak mecburiyetinde imiş. Kamplarda güvenlik de yokmuş. Yemek için her biri üç-dört saat kuyruklarda bekliyormuş vs. vs... Bunlarla mukayese edince Bayan Spyropoulou şu hükmü vermiş: “Türkiye’deki kamplar bize göre bin kat daha iyi durumda ve insani şekilde oluşturulmuş…” Bayan gazeteci devamla şunları da dile getirmiş: “Benim hükûmetim, benim Yunanistan’ımın mültecilerle nasıl insanlık dışı bir oyun oynadığını, en zavallıların ve en korunmasızların sırtından nasıl bir siyaset yaptığının farkına vardım…” Gazeteci Liana bütün bunların cereyan ettiği Yunanistan’daki mülteci sayısının altmış beş binden daha az olduğunu da belirtmiş!..  Düşünün sekiz yıldan beri Türkiye 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı misafir ediyor. Ama Yunanistan’ın kendi topraklarına ulaşan sığınmacılara nasıl bir gayrı insani muamele yaptığını da gazetemizin bugünkü haberinden okuyacaksınız… 252 sığınmacıyı gaddarca döverek, eşyalarını gasbederek zorla Türkiye tarafına yollamışlar. Yunan kıyılarında her sene böyle yüzlerce utanç verici vaka yaşanıyor. Ama lafa gelince Yunanistan Avrupalı ve dolayısıyla onlara göre medeni bir ülke!..
Yunanistan’dan kat kat daha zengin olan Danimarka da sığınmacılara aynı şeyi yapmamış mıydı? Canlarını kurtarmak maksadıyla bu ülkeye güç bela ulaşan Suriyelilerin ziynet eşyasına el koymuşlardı utanmadan! O yüzden gerçekleri iyi görmeli ve anlamalıyız. O da yetmez. Bu gerçeği bütün dünyaya en etkili biçimde anlatmalıyız. Yani BATI OLDUM OLASI İKİYÜZLÜDÜR… Hatta ikiyüzlüden de öte bin bir surattır. Daha açıkçası yüzsüzdür. Yüzsüz olduğu için de pişkindir. Pişkin suratlarda utanma arama diye boşuna söylememişler. Üstelik Avrupa bu pişkinliğini bir de uygarlık diye satmaya kalkışıyor. Facia üstüne facia… Asya’da, Afrika’da her yıl milyonlarca insanın yerinden yurdundan kopmasının altında yatan en büyük etken bu uygar geçinen devletler. Ama bunlar hem suçlu hem güçlü!.. İnsanlık namına kılını kıpırdatmazlar, ama mesela Türkiye’ye mülteciler konusunda akıl vermeye kalkışırlar. Yunanlı Gazeteci Liana gibi sağduyu sahibi tek tük kişiler zaman zaman ortaya çıkıp hakikatleri cılız sesle dile getirseler de, çok çok azınlıkta kalıyorlar ve seslerini yeterince duyuramıyorlar. Buna karşılık, kıt akıllarını kiraya veren ve kalemlerini satan şahsiyetsiz yalancılar, her gün ülkemizin aleyhine düzinelerce yalan haber yayıyorlar. Lakin güneş balçıkla sıvanamaz. O yalancıların mumu yatsıya bile varamadan söner. Avrupa Birliği'nin önde gelen siyasetçileri, hakikatlere gözünü kapayarak bir yere varamazlar… Türkiye onların anladığı dilden konuşunca etekleri tutuşuyor zaten. Bir an evvel Türkiye ile iş birliği yapmaları kendi menfaatlerinin de icabıdır. Biz bugüne kadar kapıları açıp yüz binlerce sığınmacının Avrupa Birliği coğrafyasına hücumunu önlemişsek, bu, uluslararası hukuk düzeni ve insan haklarına karşı hassasiyetimiz sebebiyledir. Ama unutmasınlar ki, sabrın da bir sınırı var…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma