İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Bayram, tatil, kazalar ve ölümler…

Her sene Ramazan ve Kurban Bayramlarının kaç gün olacağı, önemli bir mesele olarak gündeme taşınır. Halkımızın tatil yapmayı sevdiğinden kimsenin şüphesi yok… Lakin uzun tatilin bedeli...

08 Haziran 2019 | 80 okunma
Her sene Ramazan ve Kurban Bayramlarının kaç gün olacağı, önemli bir mesele olarak gündeme taşınır. Halkımızın tatil yapmayı sevdiğinden kimsenin şüphesi yok… Lakin uzun tatilin bedeli ağır oluyor.
 
Bayram tatilleri yedi veya dokuz gün oldu mu, memlekette değişik bir hava eser… İnsanlar ‘bayram’ yerine, sanki daha çok ‘tatil’ yapar ve bu arada turizmciler de bir başka bağlamda ‘bayram’ yapar!.. Neyse, her şey ekonomi üzerinden dönüp dolaştığına göre, bayram münasebetiyle turizmin canlanmasına kimsenin bir diyeceği yok. Alan memnun, satan memnun! Gerçi iç turizm ağırlıklı olunca, bir nevi paranın bir cepten diğerine aktarılması gibi oluyor, ama yine de sirkülasyon piyasa açısından iyidir ve gereklidir elbet. Arzu edilen dış turizmin artması ve pastanın gerçek manada büyümesidir ki, hâlihazırda bunun da önemli oranda büyüdüğünü ilgili ve yetkililerden dinliyoruz. Turizm bacasız sanayidir ve bu alandan gelen gelir “kemiksiz et” gibi tanımlanır… Neyse biz yine tatil meselesine dönelim. Öncelikle tatil bilincine işaret etmekte fayda var. İnsanlar niçin tatil yapma ihtiyacı duyar ve iyi bir tatil nasıl yapılabilir? Tatilin dinlenme ve eğlenme ağırlıklı iki yönü var. İnsanlar zamanına ve kesesinin durumuna göre, alternatifler içinde seçim yapar. Bu daha çok planlı ve programlı tatiller içindir. Bir de gelişigüzel, uydum kalabalığa yapılan tatiller var. Bizim memleketimizde galiba daha çok bu türden tatiller söz konusu. Yani önüne çıkan ilk fırsatta, pek fazla hesap kitap yapmadan tatile karar vermek gibi…
Bu noktada tatil yapmak için seçilen coğrafi bölgeler ve mekânların durumu önemli bir mesele olarak ortaya çıkıyor… Mesela Bodrum’a tatile gitmek… Her sene aşırı yığılma ve kalabalıktan, trafik işkencesinden yana yakıla dem vurulduğu hâlde, nedense insanlar kendi paralarıyla bu çileyi tekrar tekrar yaşamaktan vazgeçmezler. Yanlış anlaşılmasın, niçin Bodrum’a gidiyorlar diye bir şey söylemiyoruz. Yapılan ikazlara rağmen, insanların barınma yerlerini dahi ayarlamadan bölgeye yığılmasının yol açtığı durumlara dikkat çekiyoruz. Bir anda on binlerce aracın yollara dökülmesiyle ortaya çıkan manzaranın pek de tatil kavramıyla bağdaşmadığı ortada. Ama diyeceksiniz ki, insanlar buna razı ve kimse de onları zorla oralara taşımıyor. Doğrudur! Lakin bir mesele daha var. Sağlıklı bir hayat için, öncelikle insanların korunması lazım. Bireylerin tek tek bu konuda yeterli bilinci olmasa da, toplumsal boyutta doğru tercihler için yönlendirmeler olmalı… İnsanlar bu şekilde aynı maddi imkânlarla daha kaliteli ve faydalı tatil yapabilirler mesela. Ancak bu konudaki iyi niyetli teklif ve düşüncelerin, pek fazla tesirli olmayacağı da, genel geçer yaklaşımların cazibesi karşısında rahatlıkla görülebiliyor.
Ama asıl üzerinde durulması gereken husus, insanların tatil yapabilmesi için öncelikle hayatta kalmaları… Öyle ya, yaşayan insanlar ancak tatil yapabilir. Dolayısıyla insanları yaşatmak lazım! Her sene tatillerde meydana gelen trafik kazalarında ne kadar hayat kaybediyoruz? Onca tedbirlere, kontrollere, kesilen cezalara, onca ikazlara ve tavsiyelere rağmen yolların kan gölüne dönmesi, dehşet verici manzaraların oluşması engellenemiyor maalesef. Ailecek sönen ocaklar, yetim ve öksüz kalan çocuklar vs. vs. Bu faciaları önlemenin, azaltmanın yolu yok mu? Sürücü hataları, yetersiz ve hatalı yollar, yanlış işaretlemeler, eksik kontroller, işlenen trafik suçlarına uygulanan yetersiz cezalar… Mesela alkollü araç kullanmalar, ehliyetsiz olarak trafiğe çıkmalar karşısında uygulanan müeyyideler yeterli midir, gerçekten etkili midir? Ne yazık ki hayır!
Bu sene de bayram tatilinde yollarda çok kan aktı. 31 Mayıs Cuma gününden bu yana, 65 vatandaşımız trafik kazlarında hayatını kaybetti. 661 kişi de yaralandı. Henüz dönüş trafiği de devam ediyor… Dokuz günlük tatilin kaç cana mal olacağını kim bilebilir? İnşallah hiç can kaybı olmaz, fakat geçmişe ve bugüne baktığımızda yaşanan acı tecrübeler karşısında iyimser olmak mümkün olmuyor. İnsanlarımızın tatil yapma tercihleri kendilerini ilgilendirir. Lakin yollara dökülen vatandaşların can güvenliği hepimizi ilgilendirir. Yetkili ve yetkisiz herkesin bu konuda söyleyecek bir sözü olmalı. Bana bir şey olmaz sorumsuzluğuyla hareket edip başkalarının hayatını da tehlikeye atan magandaların veya kendi çoluk çocuğunun can güvenliğini bile bile tehlikeye atan ahmakların saçma sapan hareketlerine mutlaka bir set çekilmeli. Bu tedbirlerin nasıl hayata geçirilebileceği, yetkililerimizin ve uzmanların bileceği bir iş… Ama muhakkak bir şeyler yapılmalı. Yoksa bayramlar ve tatiller her seferinde birilerine zehir oluyor!..

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma