İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Boltonlar ve ‘Daltonlar…’

Rüzgâr eken fırtına biçer!.. Trump’ın Güvenlik Danışmanı Bolton, Tel Aviv’de sözlerinin ayarını kaçırınca, Ankara’da karşılığını misliyle gördü. Belki bu...

10 Ocak 2019 | 3.959 okunma
Rüzgâr eken fırtına biçer!.. Trump’ın Güvenlik Danışmanı Bolton, Tel Aviv’de sözlerinin ayarını kaçırınca, Ankara’da karşılığını misliyle gördü. Belki bu kadarını beklemiyordu, ama sebep kendisiydi…
 
Donald Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz açıklamasının üzerinden tam 20 gün geçti… Bu zaman zarfında ABD tarafının çekilme konusunda ipe un serdiği, giderek daha da netleşiyor. Her ne kadar Başkan Trump, arada bir çekilme sözlerini teyit mahiyetinde, yeni açıklamalar yapıyorsa da, ABD yönetiminin kafasının bu konuda çok karışık olduğu gizlenemiyor!.. Önceki gün Washington’dan Ankara’ya bir heyet geldi. Heyetin başkanı olan, aynı zamanda Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, önce İsrail’e uğradı ve Tel Aviv’de, iki ülke ilişkilerini zehirleyebilecek mahiyette laflar etti. Atasözünün kalıbı ile tanımlarsak, rüzgâr ekti ve neticede fırtına biçti… Bay Bolton, yalnızca İsrail’e veya PYD/YPG’ye şirinlik olsun diye bu saçma sapan lafları etmedi şüphesiz. İşin daha derin tarafları var. Nitekim daha önce de bu köşede irdelediğimiz üzere, Cumhuriyetçi Senatör L. Graham ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, aynı paralelde laflar etmişti. Demek ki, ABD kat’î olarak başka şeylerin peşinde… Suriye’deki atraksiyonlarını bazen İran tehlikesiyle, bazen de DEAŞ tehdidiyle gerekçelendirerek sürdürüyor. Bu noktada, Türkiye’nin ulusal güvenliğinin doğrudan ve kesin biçimde tehdit altına girmesini görmemezlikten geliyor ve Türkiye’nin bu denli sert ve kararlı itirazını bir biçimde aşmaya yelteniyor. Bunun asla olamayacağını, herhâlde Bolton ve beraberindekiler salı günü Ankara’da iyice anlamış olsa gerek.
ABD heyeti bir çözüm teklifiyle gelmekten ziyade hem zaman kazanmak hem de Türkiye’nin ileriye dönük muhtemel adımlarını öğrenebilmek maksadıyla geldi. Burası kesin. Çünkü Bolton’un elinde taşıdığı dosyada ne Suriye’den çekilme takvimine dair bir ayrıntı var. Ne çekilmeden sonra oradaki üslerinin akıbetiyle ilgili bir bilgi var. Ne de PYD/YPG terör örgütüne dağıtmış oldukları binlerce tır silahın geri toplanmasına dair bir niyet ve düşünce var. Peki, niçin geldiler? Yukarıda belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin Suriye konusunda Rusya ile yürüttüğü iş birliğinin geleceğini, özellikle kısa süre önce Moskova’ya giden heyetimizin (Mevlût Çavuşoğlu, Hulûsi Akar ve Hakan Fidan) oradaki temas ve müzakerelerinin sonucu ile yakında gerçekleşmesi beklenen Erdoğan -Putin görüşmesinin muhtemel çerçevesi hakkında bilgi edinmek… Nitekim sızan bilgilere göre bu hususu tekrar tekrar sormuşlar. Şurası açık; Trump’ın aksi yöndeki kişisel beyanlarına rağmen, ABD’nin Suriye’den çekilmek için hiç acelesi yok. Üç ay da olur beş ay da olur demeye getiriyorlar! Oysa sınırımızın dibinde, ABD’nin her gün biraz daha silahla donattığı bir terör örgütü varken, öylece bekleyemeyiz… Bu terör örgütünü, ABD ‘ortak ve müttefik’ olarak yutturmaya kalkışsa da asla mümkün değil. Ne pahasına olursa olsun, bu tehdit bertaraf edilecektir. Hulûsi Akar, daha geçen gün Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasında aynen şunları söylemedi mi? “Sınırımızda bir terörist koridoru oluşturmak hayali olanlar bundan vazgeçsin. Bunun için her şeyi yapmaya kararlıyız. Gerekirse ölürüz!..” Herhâlde bundan daha kesin bir mesaj olamaz.
O yüzden salı günkü grup konuşmalarında önce Devlet Bahçeli, sonra da Erdoğan John Bolton’a en sert ifadelerle yüklendiler. Bahçeli, “Bolton musun, Dalton musun…” derken, bu devirde Daltonlar çetesi gibi kovboyculuğun geçerli olmadığını hatırlattı. Erdoğan da, Kürtlerin Türkler tarafından hedef alındığı yolundaki ifadelerin, çok alçakça ve en çirkin iftiradan ibaret olduğunu bir kere daha tekrarlıyordu. Şüphesiz bu mesajların yönelik olduğu adres apaçıktı ve ulaşmamasına imkân yoktu. Bolton böyle bir atmosferde Ankara’ya geldi ve Türkiye’nin haklı öfkesini en yakından müşahede etti. Amerika Birleşik Devletleri’nin genel olarak Orta Doğu ve özel olarak Suriye’ye dair politikalarını ciddi biçimde gözden geçirmesi gerekiyor. Besbelli yolunda gitmeyen pek çok şey var. Çekilme kararını bahane eden Brett McGurk’tan sonra, Katar krizini çözmekle görevlendirilen Anthony Zinni de istifa etti. Mike Pompeo, Ürdün; Mısır ve İsrail ile beş Körfez ülkesini içine alan Orta Doğu turuna gizli bir Irak ziyaretini de ekledi… Bu biraz da telaşlı hareketliliğin pek çok sebebi var şüphesiz. ABD iç güvenlik bakanı mesela Washington’dan çıkıp art arda dokuz tane eyalete gitmez değil mi? Amerika İsrail’i memnun etmek, İran’ı dizginlemek için yanlış üstüne yanlış yapıyor…
Bu yüzden de her geçen gün çıkmaza giriyor. Barack Obama Irak ve Afganistan’dan çekilme sözü ile seçimleri kazanmıştı. Sekiz sene başkanlık yaptı ve fakat sözünü yerine getiremedi. Şimdi Trump aynı şeylerle boğuşuyor. Bakalım o neyi ne kadar yapabilecek? Ancak bunu Boltonlarla yapamayacağı kesin!..

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma