Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kavram olarak son yıllarda daha az
telaffuz edilir oldu. Ama bu, projenin rafa kalktığını göstermez
öyle değil mi? Tökezlenen her ayakta yeni format atılabilir!..
Kaba üslup ve davranışlarıyla Trump’a çok benzeyen W. Bush’un önce
güvenlik danışmanı daha sonra da dışişleri bakanı olarak görev
yapan Condoleezza Rice’ın, Washington Post gazetesindeki makalesi
arşivde taptaze duruyor. Ne demişti Siyahî Bayan; “22 Arap ülkesini
yeniden dizayn edeceğiz…” Patronu ‘Dablyu Buş’ da o sıralarda hemen
aynı kelimelerle aynı şeyleri söylüyordu. 11 Eylül saldırıları,
BOP’un ve diğer küresel projelerin uygulanması için beklenen
fırsatı ABD’ye sunmuştu... Bundan yararlanarak W. Bush bütün
dünyaya parmak sallıyordu: “Ya bizimlesiniz ya da bize
karşısınız!..” Görünürde hedef ve maksat terörle mücadele idi.
Lakin işin rengi çok çabuk belli oldu. Önce Afganistan ardından da
Irak işgal edildi. Irak’ı işgal ederken, bu ülkeye “demokrasi
getirmek” için uğraşıyoruz diyorlardı utanmadan… Irak’ın petrolü,
Afganistan’ın yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koymak için,
buraları topyekûn tahrip etmek, bölüp parçalamak hep o mahut
proje/lerin bilfiil uygulamasıydı. “Yeni Dünya Düzeni”ni ilk
medyaya pompalayan Baba Bush, Birinci Körfez Savaşı akabinde
Kuveyt’e gittiğinde, pişkin bir çehre ile şunları söylüyordu:
“Burada petrol fiyatlarından bahsetmiyoruz. Biz burada özgürlüğü
konuşuyoruz…” Ne özgürlük ama!
Irak’ın petrol kaynaklarına tam olarak çökülemediği için (Geride ne
kalmışsa), işgalinin masraflarını çok gören ve bunun için yanan
Donald Trump, seçim kampanyası sırasında ne demişti peki? “Körfez
ülkelerine gideceğim. Ki, onlar daha fazla ayakta duramazlar. Bu
ülkelerin sahip olduğu tek şey paradır. 19 trilyon dolar borcumuzu
onlara ödeteceğim. Bunu biz değil, onlar ödeyecek. Bu borcu Körfez
ülkelerine ödeteceğiz. Unutmayın, Körfez ülkeleri biz olmadan
varlığını sürdüremez.” Evet, Trump hakikaten ilk gezisini Körfez
ülkelerinden Suudi Arabistan’a yaptı. Bu ziyaret esnasında
Suudlarla hem Kılıç Dansı yaptı hem de 110 milyar doları silah
bedeli olmak üzere, toplamda 380 milyar dolarlık anlaşma imzaladı.
Şayet bu meblağ şişirilmiş ve takla attırılmış rakamlar değilse,
Suudi Arabistan’ın mevcut hâldeki sıkıntılı ekonomisiyle altından
kalkması asla mümkün değil. Kaldı ki, S. Arabistan’ın bu silahları
kullanacak ölçüde askerî