Adaletin olmadığı bir
dünya düzeninde huzur, barış ve sükûnetin hüküm sürmesi mümkün
değil! Bu yüzdendir ki, her yerde çok ciddi karışıklıklar var.
Sokak gösterileri ve kanlı çatışmalar dinmek
bilmiyor...
Orta Doğu bölgesi, on yıllardır
baştan aşağı kan çanağı… Irak, Suriye, Yemen ve Libya’nın hâli
ortada… Lübnan tekrar patlamak üzere! Filistin’i ayrıca belirtmeye
ihtiyaç var mı? Asya’nın doğusunda ve güneyinde zaten aralıksız
savaş tamtamları çalıyor. Afganistan tam kırk yıldır barut fıçısı…
Hindistan ile Pakistan arasında sürtüşme hiç bitmedi. Şimdilerde
Keşmir meselesi işin tuzu biberi oldu. Pasifik kıyılarında gerilim
zirvede… Hong Kong’da durumun nerelere varacağı kestirilemiyor.
Amerika kıtasının kuzeyi hariç, her tarafı kaynıyor. Karayipler’den
başlayarak Arjantin’e kadar huzursuzluk hâkim. Panama, Haiti,
Venezuela, Ekvador, Şili, Bolivya ve diğerleri… Yolsuzluk, işsizlik
ve fakirliğe karşı, insanlar kıyamda ve isyanda… Afrika kıtası
malum dertlerinin pençesinde kıvranıyor… İşin kötüsü, huzursuzluk
ve anarşinin kol gezdiği bu memleketleri başından beri karıştıran
küresel güçler, bir türlü ellerini buralardan çekmiyorlar. Bu
ülkeler kendi başına kalsa en azından bir kısmı iç meselelerini
daha kolay ve sakin bir şekilde yönetmeye çalışacaklar. Ama onlara
bir türlü bu fırsat verilmiyor… Dünya büyük bir kaos içinde ve ne
yazık ki, bu kaostan çıkmak için yardımcı olabilecek uluslararası
düzen mevcut değil. Hâl böyle olunca, sömürgeci güçler her zamanki
gibi insafsızca dünya barışının temeline dinamit koymakta hiç de
zorlanmıyorlar!..
Amerika’nın Suriye’de
yaptıklarına bir bakınız… Resmen ve alenen bir terör örgütünü ortak
yaparak ve onunla her türlü kirli iş birliğine girerek, hem ülkenin
bütünlüğüne kastediyor, hem de enerji kaynaklarına bir haydut gibi
el koyuyor!.. İş burada da kalmıyor. ABD’nin arkaladığı bu terör
örgütü yani PYD/PKK, Türkiye’nin de ulusal güvenliğini tehdit
ediyor. Bu sebeple Türkiye BM Sözleşmesi'nin hükümlerine göre meşru
müdafaa hakkını kullanıyor ve terörle kararlı bir biçimde mücadele
ediyor. Ama burada da karşımıza yine ABD’nin emperyalist
politikaları çıkıyor. Amerikan Kongresi Türkiye’ye ekonomik
yaptırımlar uygulanması için saçma sapan kararlar alıyor. Yüz küsur
yıllık Ermeni meselesine dair, haksız, hadsiz ve düpedüz düşmanlık
kokan karar alıyor. Üstelik bütün bunları yaparken, aramızda
müttefiklik statüsü devam ediyor… Amerika İsrail’in konforu için
Suriye’yi ufalamak istiyor. Aynı maksatla İran’ı sıkıştırıyor ki,
bu tehlikeli oyunun Orta Doğu’da ne gibi sonuçlara yol açacağı
bugünden kestirilemiyor. Çünkü işin içinde yalnızca Suriye ve İran
değil, S. Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve daha pek
çok bölge ülkesi giriyor. Bundan Türkiye’nin etkilenmemesi zaten
mümkün değil. Türkiye hâlihazırda 3,6 milyon Suriyeli ve dört yüz
bin Iraklı mültecinin yükünü taşıyor. Suriyeli mültecilerin kendi
topraklarına geri dönmesini sağlamak için gayret ediyor. Fakat
heyhat…
Suriyeli mülteciler meselesinde
üç maymunu oynayan Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye’nin bahse konu
insani gayretlerini baltalamak için her türlü çirkefliği
sergiliyor!.. Fransa ve onun devlet başkanı Macron,
hâlâ Suriye’de mandater ülke gibi bir tavrın
içinde. “Avrupa Orta Doğu’da küçük ortak olarak
kalamaz…” diye utanmadan feveran ediyor. Bu neyin
ortaklığı? Kan ve gözyaşının mı? Almanya, Fransa ve İngiltere bir
taraftan BM Güvenlik Konseyi’ne koşturuyor. Barış Pınarı
Harekâtı'nı durdurmak için… Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı
Erdoğan “Kapıları açarız…” restini
çekince, bu defa alelacele görüşmek için kuyruk oluyorlar… En büyük
terbiyesizliği yine Fransa Parlamentosu yapıyor. Barış Pınarı
harekâtına karşı, hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan sözde karar
alıyor. Alsınlar bakalım. Daha önce de birtakım kararlar aldılar.
Perşembe günkü yazımızda bu türden kararları çok gördüğümüzü, ama
yolumuzdan hiç sapmadan millî menfaatler ve hedefler
istikametinde ilerlemeye devam ettiğimizi dile getirmiştik. Bugün
de şunu diyoruz: Denizler dalgalanmadan durulmaz… Dünyada yeni ve
adil bir düzen kurulmadan bugünkü huzursuzluk ve çatışmalar sona
ermez. Burası kesin.