Amerika Birleşik
Devletleri, tamamen yozlaşmış bir BM sistemi üzerinden dünya
barışını sabote ediyor. Aynı şekilde 1944’te kurulan dünya para
sistemini de, istismar ederek dünya ticaretini
baltalıyor!
Türkiye’nin ABD ile hâl yoluna
konulması gereken birçok meselesi var. Bunlar bir şekilde, orta ve
uzun vadede çözüme kavuşturulabilir. Fakat sözde müttefikimiz olan
ABD’nin, bu şekilde ekonomik düzenimize suikastta bulunması, hiçbir
zaman bağışlanacak ve unutulacak bir şey değildir… Kaldı ki, burada
mesele yalnızca Türkiye meselesi de değildir. Nitekim benzer
şekilde ABD’nin ekonomik saldırılarına maruz kalan ülkeler çeşitli
seviyelerde tepki veriyorlar. Rusya için, İran için, Meksika için
ve daha başka ülkeler için de durum böyle. Donald Trump, AB’yi de
bütünüyle tehdit eden bir hava içinde idi. Velakin bir noktaya
gelince, işin rengini gördü ve derhâl çark etti. Zira ABD ile AB
ülkeleri arasındaki bir trilyon dolarlık ticaret hacmini göz ardı
edebilecek durumda değildi. AB Komisyonu Başkanı Jean
C. Juncker ile görüştü ve anlaştı!.. AB’ye üye
ülkelerin toplam ekonomik büyüklükleri, aşağı yukarı ABD ile aynı.
Hâl böyle olunca Trump’ın kabadayılığı işlemedi. Benzer bir durum
Çin ile de söz konusu. Çin, ikinci en büyük ekonomi olarak, Trump
yönetiminin kural dışı davranışlarına bire bir karşılık vermekte
tereddüt etmiyor. İleride bu restleşmelerin taraflara maliyetleri
daha net biçimde ortaya çıkacaktır. ABD’nin baskılamaya çalıştığı
bir diğer ülke de Rusya. Rusya, ekonomik hacim olarak daha
aşağılarda olmakla birlikte, ülkenin iki Avrupa kıtası
genişliğindeki toprakları ve namütenahi yer altı kaynakları
sayesinde güçlü bir direnç gösteriyor. Yeri geldiğinde
askerî kapasitesini de hatırlatıyor...
Amerika, bırakınız AB’yi, Çin’i,
Rusya’yı; komşusu Meksika’yı bile istediği gibi baskı altına
alamıyor. Meksika ve Brezilya gibi, Latin Amerika’nın nüfus ve
tabii kaynaklar bakımından zengin ülkeleri, ABD’nin bugüne kadarki
agresif ve sorumsuz müdahalelerine giderek daha etkili biçimde set
çekeceklerdir. Bundan şüpheniz olmasın… Kendi Bölgemize dönecek
olursak, ABD; BM ve Uluslararası Hukuk Düzeninin kurallarını hiçe
sayarak İran’a yeni ambargolar uygulamaya başladı. Türkiye bu
yaptırımlara uymayacağını en baştan belirtti. Zira bu yaptırımlar
BM kanalıyla değil, ABD’nin keyfî tutumuyla uygulamaya
konulmak isteniyor… Son zamanlarda Türkiye’nin hedefe
oturtulmasının temel sebebi budur. Bir de Filistin Halkının hakları
konusunda, Türkiye’nin İsrail’e karşı takındığı siyasi tutum…
Pastör Brunson işin bahanesi. Mike Pence’in de Evangelist olması,
Brunson’la aynı kiliseye bağlı olması vs. işin teferruatı. Esası
kaçırmayalım. Nitekim İran ile en geniş ticaret hacmine sahip AB
ülkesi olan İtalya da, benzer şekilde yaptırımla karşı karşıya
kalmaktan endişe ediyor ve bunu açıkça dile getiriyor. Çünkü Trump,
bir zamanlar George W. Bush’un; “Ya bizimlesiniz ya da
bize karşısınız…” diyerek dünyayı tehdit ettiği
gibi, “İran’la ticaret yapan bizimle
yapamaz” diyor! Trump Yönetiminin bu anarşist tavrı,
bütün dünyayı derinden rahatsız ediyor.
Gelgelelim ABD’yi dizginleyecek bir beynelmilel sistem
de mevcut değil. Öncelikle bunun kurulması
lazım…
1944 yılında hayata geçen ve
bunca değişime rağmen, hâlâ özü itibariyle hüküm süren Bretton
Woods para sisteminin, artık tamamen devre dışı bırakılması lazım.
Aslında 1960’lı yılların sonunda, sistem bel vermeye başlamıştı.
ABD ekonomisindeki zayıflama ve bütçe açıkları, giderek güçlenen
diğer ülkelerin taleplerine (Dolar rezervlerini altına çevirme…)
cevap veremeyecek duruma gelmişti. Bundan dolayı ABD, dolar emisyon
hacmini esasa bağlayan kuralda değişikliğe gitti. Ve sistemin
omurgası çözüldü. Fransa, De Gaulle döneminde, iki konuda
ABD’yi sıkıştırmaya çalıştı. Birincisi dolar emisyon hacmi ile
altın rezervi arasındaki dengenin korunması, diğeri de NATO’da
ABD’nin takındığı tavırlara itiraz… İstediği sonuçları alamadı
belki, ama bir muhalif duruş sergilemiş oldu. Gerçek şu
ki, Amerika bugün, iyice yozlaşmış bir BM sistemi
üzerinden dünya barışını sabote ediyor. Filistin
Meselesi ve Kudüs konusu, bunun en çarpıcı örneğidir. Aynı şekilde
çoktandır esas misyon ve kuruluş maksadından kopmuş NATO üzerinden,
kendi menfaatlerini garantilemeye çalışıyor. Ve çok açık bir
biçimde, hâlen geçerli olan dünya para sistemini sonuna kadar
istismar ederek, başka ülkelerin ekonomilerine açıkça saldırılarda
bulunuyor. Bir müddetten beri ülkemizin yaşadığı ekonomik türbülans
bunun en son örneğidir. Peki, bu eşkıyalığa karşı ne
yapılmalıdır?
ABD’nin dünya ticaret sistemini
zehirleyen tavırlarına karşı, alınacak en köklü tedbir,
öncelikle Bretton Woods sistemi ve bütün
kalıntılarının (IMF, Dünya Bankası vb.) ortadan
kaldırılmasıdır. Bu da anlık tepkilerle ve sadece
lafta kalan beyanlarla olmaz. Dünyanın hatırı sayılır devletlerinin
oturup bu meseleyi yeniden bir şekle bağlamaları gerekiyor. Bunun
ilk adımı da, doları hâlâ haksız yere oturduğu tahtından
indirmektir. Nokta!