Fırat Kalkanı Harekâtında, şehit haberleri gelince, bazıları tezvirat yapmaya hız verdi. “Cerablus’ta, El-Bab’da ne işimiz var?” diyorlar. Burnunun ötesini görememek diye herhâlde buna denir!..
Şehit haberleri hiç şüphesiz yüreğimizi yakıyor. Ama
Mehmetçiklerimizi niçin şehit verdiğimizi anlayamamak da, bir o
kadar acı durum! CHP sözcülerinin Meclis’teki beyanlarını
dinlerken, hakikaten çok üzüntü duydum. Ülkenin ana muhalefet
partisinin, ulusal güvenliğimiz ve beka meselemiz hakkındaki fikir
ve kanaatlerini; bu derece yüzeysel ve temelsiz iddialara
dayandırıyor olması, beni ciddi şekilde endişelendirdi. Diyor ki
CHP Sözcüleri; “Amerika havadan bombalıyor. Rusya havadan
bombalıyor. Fransa uçak gemisinden uçak kaldırıp gönderiyor. Niçin
bizim askerimiz karada savaşıyor? Bizim askerimiz başkasının
fedaisi olamaz… Vs. vs...” Suriye meselesinde Türkiye’nin durumunu
bu şekilde küresel güçlerle mukayese etmeye kalkışmak, çok vahim
bir yanlışlıktır. Suriye’de sahnelenen tezgâhlarla ulusal
güvenliğimizin ne denli tehlikeye düşürüldüğünü görmemek ve
anlamamaktır bu… DAEŞ’in, El Nusra’nın, PYD/YPG’nin kimler
tarafından ve niçin piyasaya sürüldüğünü ve bunlar üzerinden neyin
devşirilmek istendiğini, doğru dürüst anlayamazsak vay hâlimize!..
Vaktiyle ordu komutanlığı yapmış ve darbeye teşebbüs suçundan
yargılanmış bir emekli orgeneral de şöyle demişti: “Yemen’de ne
işimiz vardı bizim?..” Alın size vizyon, alın size ileri
görüşlülük! Tepe tepe kullanın. Yahu, ne işimiz vardı Yemen’de
dediğin zamanlar, o topraklar bizimdi, bizim! Lakin senin gibi kısa
görüşlü kimi paşalar yüzünden, o topraklar ve daha pek çok
topraklarımız elimizden çıktı ne yazık ki…