Dünyanın dört bir yanında tabii afetler ortalığı kasıp
kavuruyor… Tarih boyunca tabiat şartlarıyla baş etmeye çalışan
insanlık ve medeniyet bu afetler karşısında aciz ve çaresiz…
Marmara ve Ege Bölgelerinde caddeleri göl ve nehirlere, Karadeniz
bölgesinde heyelanlarla çamur deryasına çeviren şiddetli yağışların
ülkemizdeki tahribatı giderek tehlikeli boyutlara varıyor…
İstanbul’u her seferinde ürkütücü bir görünüme sokan sağanak yağış
ve fırtınalar oldukça sık görülmeye başladı. Dünyada da benzeri
tablolar daha büyük ölçekte yaşanıyor. Günlerdir ABD’nin Teksas
eyaletini vuran Harvey Kasırgasının etkilerini izliyoruz. 30 küsur
kişi hayatını kaybetti. Ama beri tarafta Hindistan, Pakistan, Nepal
ve diğer Asya ülkelerinde muson yağmurları ve tropikal fırtınalarda
yüzlerce kişi öldü… Ne var ki ve ne yazık ki, o ülkelerde insan
hayatı “ucuz” olduğundan Teksas’taki ölümler kadar yankı
yapmıyor!.. Aynı şekilde binlercesi hunharca öldürülen Rohingyalı
Müslümanların yürek parçalayıcı hâlini içimiz kan ağlayarak
seyretmiyor muyuz? Ya Afrika’daki o hiç azalmayan kuraklık ve açlık
ve sefalet tabloları?.. Evet, dünya bir yandan tabii afetlerle,
diğer yandan da siyasi-sosyal ve ekonomik afetlerle boğuşuyor. Bu
vasatta bizim ülkemizin durumu nedir?