Enerji meselesi, ülkeler için bir ulusal güvenlik konusudur…
Enerjinin üretim, tedarik ve iletiminde güvenli bir konumda
bulunmayan devletlerin ulusal güvenliği tehdit altında
demektir!..
Türkiye çok önemli bir küresel etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor…
İstanbul’da devam eden 22. Dünya Petrol Kongresinde, bölgesel ve
küresel enerji politikalarıyla ilgili çok dikkat çekici açıklamalar
yapılıyor. Enerji tedarikinde hâlâ çok yüksek oranda dışa bağımlı
olan Türkiye, bir taraftan yerli üretimde; özellikle yenilenebilir
kaynaklardan daha yüksek verim elde etmeye çalışırken, diğer yandan
jeopolitik konumun sunduğu imkânları en iyi şekilde kullanarak
enerji iletiminde benzeri olmayan bir koridor ülke ve aynı zamanda
tedarikçi durumuna gelme hamlelerini sürdürüyor… Bir müddet önce,
medya yöneticileri ve iş adamlarına, Türkiye’nin yeni enerji
politikaları konusunda detaylı sunum yapan Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ülkemizin kömür madenlerinin de en
iyi şekilde değerlendirileceğini ifade ettiğinde, kendi adıma büyük
memnuniyet duymuştum. Zira öteden beri, bizim kömürümüz için “düşük
kalorili” değerlendirmesi yapılarak, hep ikinci - üçüncü plana
atılır. Oysa kömür, hâlâ daha dünyanın önemli enerji kaynakları
arasında yer almakta. Bilindiği üzere, 19. Asır “Kömür asrı”; 20.
Asır “Petrol asrı” ve 21. Asır da “Doğalgaz asrı” olarak
nitelendiriliyor. 20. yüzyılda cereyan eden iki büyük dünya
savaşının, en büyük sebebi olarak petrolün gösterildiği hepimizin
malumudur. Enerji kaynakları, bugün de dünyadaki en büyük paylaşım
kavgalarının sebebi olarak önümüzde duruyor. Görünür gelecekte de,
durum maalesef böyle devam edecek gibi…