İstanbul Beşiktaş’taki kalleş terör saldırısı sonrasında, her
kesimden yapılan açıklamalar, bunun karşılıksız kalmayacağı
noktasında yoğunlaştı. Peki, bu etkili karşılık nasıl
verilecek?
Bölücü terör örgütü, can ve mal güvenliğimiz için gece gündüz
vazife yapan polisimize ve doğrudan halkımıza karşı, alçakça ve
kalleşçe bir saldırı daha yaptı. Bu insanlık dışı saldırı hakikaten
sabrımızı taşırdı… Çok öfkeliyiz. Ama bu öfkemiz aklımızın önüne
geçmemeli elbet. Zira soğukkanlılıkla ve her zamankinden daha büyük
bir dikkatle, bu terör belasını tamamen ve bir daha geri gelmeyecek
şekilde, nasıl bertaraf edebileceğimizi kararlaştırmak zorundayız!
Evet, başta bölücü terör örgütü PKK ve onun uzantıları PYD/YPG
olmak üzere, onunla kesin iş birliği içinde olan FETÖ, DHKP-C,
DAEŞ’in ülkemize ve milletimize karşı yaptıkları saldırı ve
katliamlar, tahammül sınırlarımızı çoktan aştı. Devletimiz yarım
asırdan beri anarşi ve teröre karşı mücadele veriyor. Bu mücadeleyi
finanse etmek için, vatandaşın refah payına gitmesi gereken
paralardan ciddi miktarlar kesiliyor. Terörün bu ülkeye ekonomik
maliyeti korkunç boyutlarda… 2016 yılı üçüncü çeyreğinde yaşanan
küçülme, net olarak terör kaynaklıdır. 15 Temmuz darbe kalkışması
ve bir yıl önce yine 22 Temmuz’da başlayıp devam eden bölücü terör
dalgasının; başta turizm sektörü olmak üzere, her alandaki kesin
olumsuz etkisidir… Kısacası, hem canımıza hem malımıza kasteden
terör örgütlerini, ne yapıp edip muhakkak bitirmeliyiz!