Alçakça saldırılar için her çeşit kirli iş birliğine giren terör
örgütleri ve onların arkasındaki karanlık güçler, şunu kesin olarak
bilsinler: Asla Türk Milletini yıldıramazlar.
Ankara’daki hunharca saldırının ardından, Gazetemizin dokuz
sütunluk manşeti, dosta-düşmana en net mesajı veriyordu:
YILDIRAMAZSINIZ! Terör örgütlerinin bu kalleşçe saldırılarının
hedefi belli… Ülkemizi iç ve dış politika açısından, belli davranış
biçimlerine zorlamak! Kısacası, devletimize bazı şeyleri kabul
ettirmek… Aslında, yalnızca bu yönden baktığımızda dahi,
Türkiye’nin doğru istikamette yol aldığını anlayabiliriz. Orta
Doğu’yu yeniden dizayn etmek üzere hareketlenen güçler, öteden beri
Türkiye’nin ortaya koyduğu tavırdan, hegemonik politikalara karşı
gösterdiği dirençten hiç de hoşlanmıyor. Bu bir sır değil. Ve
Türkiye’yi bir şekilde, bu duruşundan vazgeçirmeye çalışıyorlar.
Terörü bir dış politika aracı hâline getiren ve terör örgütlerine
gizli-açık şekilde, her türlü siyasi-askerî desteği veren kimi
bölgesel ve küresel güçlerin maksadı, tam olarak budur. Daha açık
ifade edecek olursak, terör örgütü/örgütleri ile bunları maşa
olarak kullanan güçlerin aralarında, stratejik menfaat birliği var…
Devletlerin ve istihbarat örgütlerinin doğrudan içinde yer aldığı
örtülü operasyonlar neticesinde, hedef alınan ülkelere karşı,
böylesine etkili saldırıların yapılması mümkün olabiliyor. Herkes
biliyor ki, sınır ötelerine taşan eylemlerde, devletlerin ve
istihbarat servislerinin yardımı olmaksızın, tek başına örgütlerin
bu işin altından kalkması imkânsızdır. Bu türden saldırıların
planlanmasında ve hazırlanmasında, büyük lojistik destek ve üst
akla ihtiyaç var…