Sekiz senedir Suriye’de
oluk oluk kan akıyor. En az bir milyon insan hayatını kaybetti. Ey
Avrupa bugüne kadar kılını kıpırdatmadın. Sen ikiyüzlüsün Avrupa!
Yüz yıl önce böldüğün ülkeleri tekrar parçalıyorsun.
Avrupa, ey Avrupa! Nedir bu ikiyüzlülük, nedir bu rezillik?..
20. Yüzyılın başında, gizli kapaklı anlaşmalarla (Sykes-Picot)
parça parça bölüp paylaştığın toprakları, hiç rahat bırakmadınız.
Bugün daha da küçük parçalara bölmek için işbaşındasınız. Ey
İngiltere, dört yüz yıl boyunca dünyanın büyük bir kısmını
sömürerek kurduğun imparatorluk dağıldı. Ama sen sömürgecilikten,
sömürmekten vazgeçmiyorsun. Amerika ile birlikte, petrol zengini
Irak’ı işgal edip parçaladınız. Şimdi aynı şeyi Suriye’de yapmak
istiyorsunuz...
Ey Fransa, ey suç işlemiş çocuk gibi ürkek yüzlü Macron, senin
derdin ne? Bak senin devletinin sicili o kadar bozuk ki… Daha dün
Cezayir’de bir milyon insanı katlettiniz… Ruanda’da aynı şeyi
yaptınız ve o topraklar hâlâ kan kokuyor kan! Sen şimdi ikide
bir kanlı terör örgütünü sarayında ağırlayarak ne yapmak
istiyorsun?..
Ey Almanya, ey iki dünya savaşının başaktörü; gecikmiş
sömürgeciliğini inatla devam ettirmek için, sen ne haltlar
karıştırıyorsun? Güya Kürtler üzerinden Orta Doğu’ya bir pabuç
atmak için, yıllardan beri kanlı terör örgütünü her türlü
besliyorsun… Bunu bilmiyor muyuz sanıyorsun? Anlaşılan tarihten hiç
ders çıkarmamışsın...
Ey Belçika, ey devlet vasfı bile giderek tartışma konusu olan
küçük ülke, sen ne yaptığını sanıyorsun! Senin geçmişin o
kadar kapkara ki… Mesela Kongo’da insanlık dışı şartlarda
çalıştırdığın kölelerin ellerini kollarını kesmek gibi bir vahşetin
failisin. Sen şimdi kime hak-hukuk dersi vermeye kalkışıyorsun
ha?..
Ey Polonya, unuttun mu; Osmanlı, Lehistan’a hak ettiğinden çok
daha fazla kol kanat germişti. Sen şimdi açıkça nankörlük
yapıyorsun. Ne için ve kim için bu zillete düşüyorsun?..
Evet, Ey İngiltere, ey Fransa, ey Almanya, ey Belçika ve ey
Polonya; siz Türkiye aleyhine kınama kararı çıkarmak için, BM
Güvenlik Konseyi yolunda ip gibi sıraya dizildiniz. Ama istediğiniz
neticeyi alamadınız. Şunu unutmayınız, kınama kararı çıksa da
çıkmasa da fark etmez. Zira Türkiye, Suriye’de Barış Pınarı
Harekâtı'nı gerçekleştirmek için kimseden izin almadı, alacak da
değildir. Sizler Suriye’de oluk gibi akan kana karşı hiç
tınmadınız. Cesetleri kıyılara vuran Aylan bebeklerin minik bedeni
de sizin vicdanınızı sızlatamadı. Onun içindir ki, Şanlıurfa’da
terör örgütünün havan mermisiyle hayatını kaybeden, Suriyeli 11
aylık Muhammed Ömer bebeğin minik tabutu da, sizin ölmüş
kalplerinizi canlandıramaz. Ama Türkiye, bebek katili terör
örgütünün kökünü kazımak için bu meşru harekâtı icra
ediyor. Ne kadar bağırırsanız bağırınız. Sivrisinek vızıltısı
kadar dahi bizi etkilemez. Ne tek tek sizin ülkeler, ne AB ne şu ne
bu… Bakınız mülteci akınından korkan, Macaristan’ın AB’yi
kilitlemesi bile sizin BM’ye şikâyet etme teşebbüsünüzden daha
tutarlı bir durumdur. Komisyon Başkanı Donald Tusk’a iyice
anlatınız. Türkiye mültecileri şantaj olarak kullanmadı. Öyle
yapsaydı, şimdiye kadar sizi çok sıkıntılı hâllere sokabilirdi.
Gerçekten aklınızı başınıza toplayınız ve şu çirkin ikiyüzlülüğü
bırakınız. Bir taraftan, (nasıl yardımcı olabiliriz) diye rol
keseceksiniz, diğer yandan verdiğiniz sözleri yerine getirmediğiniz
gibi, Türkiye’nin önünü kesmek için böyle kirli tezgâhların içine
gireceksiniz. Şunu iyi belleyiniz; Türkiye, doğru bildiği yolda
sonuna kadar gidecektir. Bizi asla durduramazsınız…
Ve sen ey Arap Birliği Teşkilatı!.. Hakikaten sen ne işe
yararsın? Yetmiş beş seneden beri, hangi yaraya merhem oldun ki?
Filistin meselesinde bugüne kadar ne yapabildin? Laf-u güzaftan
ileriye bir milim gidebildin mi? Paramparça ve baştan aşağı kan
gölüne dönmüş Arap Âlemini bir arada ve sulh içinde tutabildin mi?
En azından sizi bu hâle getiren emperyalist güçlerin önünde
haysiyetli bir duruş gösterebildin mi? Peki, Türkiye aleyhine
çalışmak için bu aculluk niye ha? Irak’ı kim bu hâle getirdi?
Suriye’yi, Libya’yı, Yemen’i, Sudan’ı kimler bu hâle getirdi?
Kapısında el pençe durmaktan utanmadığınız emperyalistlere, bu
gönüllü köleliğiniz daha ne kadar devam edecek? Sizde hiç mi
haysiyet yok? Nerede ‘Arap asabiyeti’, nerde?!
Sen ey Mısır’ı darbe ile perişan eden, demokrasiyi katleden
Sisi, Filistin davasını da çoktan sattın zaten… Peki, Filistin
davasının en büyük destekçisi, Türkiye’ye karşı nedir bu kinin, bu
düşmanlığın? Kıbrıs Rum Yönetimiyle giriştiğin dostluk gösterisi,
seni nereye taşıyacak sanıyorsun? Emperyalist patronlarına
yaranmaya çalışıyorsun değil mi?
Ve sen ey Suudi Arabistan, ey İsrail’in gölgesi pozisyonundaki
Birleşik Arap Emirlikleri… Yemen’de bataklığa saplandınız.
Masumların kan gölü boyunuzu aştı! Bu yetmezmiş gibi, bir de
ABD’nin PYD/YPG terör örgütüne verdiği silahların parasını
ödüyorsunuz. Yazıklar olsun size! Unutmayınız, bu kepazelik
alnınızda bir kara leke gibi duracak. Benden söylemesi...
Avrupa, ey Avrupa! Nedir bu ikiyüzlülük, nedir bu rezillik?..
20. Yüzyılın başında, gizli kapaklı anlaşmalarla (Sykes-Picot)
parça parça bölüp paylaştığın toprakları, hiç rahat bırakmadınız.
Bugün daha da küçük parçalara bölmek için işbaşındasınız. Ey
İngiltere, dört yüz yıl boyunca dünyanın büyük bir kısmını
sömürerek kurduğun imparatorluk dağıldı. Ama sen sömürgecilikten,
sömürmekten vazgeçmiyorsun. Amerika ile birlikte, petrol zengini
Irak’ı işgal edip parçaladınız. Şimdi aynı şeyi Suriye’de yapmak
istiyorsunuz...
Ey Fransa, ey suç işlemiş çocuk gibi ürkek yüzlü Macron, senin
derdin ne? Bak senin devletinin sicili o kadar bozuk ki… Daha dün
Cezayir’de bir milyon insanı katlettiniz… Ruanda’da aynı şeyi
yaptınız ve o topraklar hâlâ kan kokuyor kan! Sen şimdi ikide
bir kanlı terör örgütünü sarayında ağırlayarak ne yapmak
istiyorsun?..