Uzun zamandır politik ve ekonomik olarak kan kaybeden Fransa,
bazılarına göre şu sıralarda yeni bir devrime hazırlanıyor. Fakat
bu devrimin Fransa’yı nereye sürükleyeceği meçhul…
Avrupa’da ırkçı, aşırı sağ siyasi eğilimlerin önlenemeyen
tırmanışı, yaşlı kıtayı ziyadesiyle endişelendiriyor. Ancak bu
tehlikeli gelişmenin karşısında pek fazla yapabilecekleri bir şey
de bulunmuyor. Mart ayı ortalarında, Hollanda siyasileri; klinik
vaka gibi bir kişilik sergileyen ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı
Geert Wilders’in sandıktan birinci çıkmaması için, topyekûn
aşırılığa kaçmak zorunda kalmıştı. Ve seçim kampanyasında tuhaf bir
şekilde Türkiye’yi hedef almışlardı… Neyse o çabalar sonuç verdi ve
Wilders en azından bu seferlik iktidarı yakalayacak güce ulaşamadı.
Ama Hollanda’da yarınların ne getireceği belli değil. Bu yaz
boyunca Avrupa’nın önemli ülkelerindeki seçimleri konuşmaya devam
edeceğiz. Önceki gün Fransa’da yapılan birinci tur başkanlık
seçimlerinde Merkez Sağ ve Merkez Sol net bir şekilde çöküş yaşadı.
Merkez Sağın adayı Fillon % 19,9, Merkez Sol’un adayı Melenchon %
19,6 alarak ancak üçüncü ve dördüncü olabildiler. Buna karşılık
kimi gözlemcilerin ‘Sosyal Liberal’, kimilerinin de ‘Sosyal
Demokrat’ dediği bağımsız aday Emmanuel Macron % 23,9 oy alarak
birinci oldu. Onu Fransa’nın ırkçı partisi Ulusal Cephe’nin başkanı
olan Marine Le Pen takip etti. Oy oranı % 21,4…
Seçimlerden önce kamuoyu yoklamalarında % 27’lere kadar yükselmiş
görünen Marine Le Pen, yalnız Fransa’nın değil, bütün Avrupa
Birliği’nin korkulu rüyası hâline gelmişti! Hele son
konuşmalarından birinde, arkasında duran bütün AB bayraklarını
kaldırtınca, Brexit’ten (İngiltere’nin AB’den ayrılışı) sonra
Fraxit de geliyor korkusu katmerleşmişti. Bu korku henüz geçmiş
değil tabii… Bayan Le Pen, Macron ile birlikte ikinci turda
yarışacak. Elenen diğer iki aday, taraftarlarına çağrı yaparak, Le
Pen’e karşı Macron’u desteklemelerini istedi. Öyle görünüyor ki, 39
yaşındaki Emmanuel Macron başkanlık seçimlerini kazanacak. Fakat
uzun yıllardır lider sıkıntısı çeken Fransa’yı yönetmede ne kadar
başarılı olacak belli değil. Zira yalnızca yedi buçuk ay önce
Ekonomi Bakanlığından istifa ederek, başkanlık yarışı için En
Marche (Yürüyüş) hareketini kurdu. Ülkedeki siyasi dalgalanmalardan
çıkan denge sonucu, bir anda en şanslı aday durumuna yükseldi.
Macron hakkında yazılacak epeyce malzeme var. 7 Mayıs’ta seçildiği
takdirde Napolyon’dan sonra Fransa’nın en genç başkanı olacak…
Medya şimdiden kendisinden 24 yaş büyük, aynı zamanda ve eski
öğretmeni olan eşi hakkında magazin haberlerini köpürtmeye başladı
bile… Felsefe eğitimi almış ve Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsünde
master yapmış, on yıl piyano dersi almış bu genç politikacı,
bakalım Sarkozy ve Hollande’dan öteye bir performans ortaya
koyabilecek mi? İddia ettiği gibi bölünmüş Fransız halkını
birleştirebilecek mi?