Diplomasi dünyasında keskin ve sert ifadelerden kaçınılır. Hemen herkes olabildiğince esnek ve muhatabını rahatsız etmeyecek, ilgili ülkenin kamuoyunda reaksiyon uyandırmayacak üslup kullanır. Ancak…
Özellikle son on beş yılda, ülkemizde görev yapan ABD elçilerinin tutum ve davranışlarından, ciddi boyutlarda rahatsız edici yansımalar oldu… Hatta bazıları, diplomatik nezaket, usul ve esaslarının dışına çıkmaları yüzünden, “istenmeyen adam -persona non grata” durumuna bile düştü! Amerika gibi, her kabımdan başı çeken bir ülkenin en iyi şekilde eğitildiği bilinen ve öyle varsayılan diplomatları, nasıl olur da uluslararası ilişkilerin gerektirdiği biçimde davranmaz veya davranmak istemezler? Şüphesiz buna çeşitli yorum ve izahlar getirilebilir. Dünyadaki gidişatı en yakından ve en dikkatli şekilde izleyen ülke olarak değerlendirilen ABD’nin hariciyecileri, herhâlde değişen dengeleri ve ortaya çıkan yeni durumları en önce tespit edecek pozisyonda olsa gerek... Ama galiba, Amerika bu değişimi hazmetmekte zorluk çekiyor! Sıkıntı büyük ihtimalle buradan kaynaklanıyor. Özellikle soğuk savaş döneminde başta Latin Amerika ve Orta Doğu bölgesi olmak üzere, dünyanın farklı coğrafi bölgelerinde siyasi nüfuz ticareti bağlamında yürüttüğü politikaları 21. Yüzyılda da aynen sürdürmek istiyor. Oysa köprülerin altından çok sular aktı…