Hamle üstüne hamle yapıyorlar… Hamle dediysem öyle dürüst, mertçe hamleler değil. Tamamı “Bel altı vuruş” niteliğinde!.. Bu namert davranışlar canımızı sıkıyor elbet. Ama hiçbiri şaşırtıcı değil.
İşin püf noktası, kimin dost ve müttefik; kimin rakip ve düşman olduğunu, daha doğrusu uluslararası ilişkiler tabiatının (realizm) gereği olarak; kaçınılmaz biçimde menfaat esasına dayalı dış politikada, dostluğun ve düşmanlığın nereye kadar hüküm sürebileceğini tam ve doğru olarak tespit etmek!.. Zira “REELPOLİTİK” kavramının ifade ettiği gerçeğin başı da sonu da, bu çerçevenin içinde. Gerisi lâf-u güzaf. Yani RETORİK!.. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Türkiye’ye geldi. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanıyla saatler süren çok önemli görüşmeler yaptı. Basın önünde de, içi pek fazla dolu olmayan, diplomatik kalıplara sarılı bazı açıklamalar yapıldı. Şimdi merak edilen şu: Bu görüşmelerin sonucunda somut birtakım gelişmeler olacak mı, olmayacak mı? Dün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gazetecilere açıklama yaparken, Tillerson’un Türkiye’nin verdiği mesajları doğru anlayıp, öylece aktarmasını umduklarını ifade etti. Kalın'ın bu sözleri, esasen son üç-dört yıldır Türk-ABD ilişkilerinin yaşadığı türbülansın dışavurumudur. Zira Türkiye haklı isteklerinde, sesini bir türlü ABD yönetimine duyuramıyor. Tam aksine ABD ilişkileri gerecek yeni yeni adımlar atıyor…
Suriye meselesinde altı yıl boyunca neredeyse hiçbir şey yapmayan Amerika, Rusya’nın bulduğu boş alanı hızla ve hoyratça doldurması karşısında, Bölge gerçeklerine yüzde yüz aykırı ve ileride yeni felaketlere yol açabilecek atraksiyonlarda bulunuyor… ABD’nin PKK/PYD terör örgütüyle iş tutmasının, uluslararası düzeni nasıl zehirlediğini çok geçmeden herkes görecek, ama iş işten geçmiş olacak tabii. ABD’li General Kobani’de kolunda PYD armasıyla poz verince, PKK derhal Türkiye’deki çözüm sürecini dinamitledi…