İdlib güya gerginliği azaltma
bölgesi olarak biliniyor değil mi? Keşke öyle olsa!.. İdlib’in
nüfusu çevreden gelen göçlerle birlikte 4 milyonun üzerine çıkmış.
Suriye’nin pek çok bölgesinde yaşanan katliam ve yıkım gibi bir
felakete uğramasına ramak kala, Mayıs 2017 tarihinde; Kazakistan’ın
başşehri Astana toplantısında, Türkiye-Rusya ve İran arasında
varılan mutabakata göre, gerginliği azaltma bölgesi olarak ilan
edildi ve burada kalıcı ateşkes sağlanması için her üç ülkenin
yapacağı çalışmalar belirlendi. Belli bir ölçüde ateşkes sağlandı
denilebilir. Şayet bahse konu mutabakat olmasaydı, İdlib de bugün
Halep ve diğer birçok şehir gibi yakılıp yıkılmış olacaktı. Ancak
ateşkesi korumak hiç de kolay olmadı. Çünkü Suriye’deki rejim,
Rusya’nın örtülü-dolaylı desteğiyle burada operasyonlara devam
etti. Hedef İdlib’i de kontrol altına alarak o çevrede yeni
hâkimiyet bölgeleri tesis etmek… Buna karşılık İdlib halkını
korumak için Eylül 2018 tarihinde bu defa Soçi mutabakatı
imzalandı. Gelgelelim, Soçi mutabakatından bu yana İdlib’de 553
binden fazla insan yerinden oldu. Ve sadece 26 Nisan-12
Temmuz 2019 tarihleri arasında, yapılan saldırılarda; 157’si çocuk,
111’i kadın en az 606 sivil hayatını kaybetti!..