Lakin netice hep aynı
kapıya çıkar!..
Üçüncü yıl dönümünde, 15 Temmuz
ihanetini konuşuyoruz… Geçen üç sene zarfında, bu ihanete dair
hemen her şey söylendi, yazıldı ve çizildi. Sırf bu ihaneti konu
alan hayli kabarık sayıda kitaplar, ilmî makaleler de kaleme
alındı. Peki, acaba bu hadise hakikaten bütün veçheleriyle izah
edilebildi mi? Veya soruyu şöyle değiştirelim; 15
Temmuz ihaneti hakkında, halkımızın belki tamamı değil, ama hiç
olmazsa elit kesimleri kâfi miktarda bilgi ve en önemlisi de doğru
fikir sahibi olabildi mi? Ne yazık ki, bu soruya
olumlu cevap vermek mümkün görünmüyor. Bunu nereden çıkarıyoruz?
Çok basit; medya organlarında dolaşıma sokulan yorumlardan,
televizyonlarda ardı arkası kesilmeyen o bilgiç analizlerden ve
dahi siyaset erbabının konuşmalarından!.. Bu da şu anlama
geliyor; İşimiz hakikaten zor. Çünkü
ülkenin istikbalini ve istiklalini bu derece tehdit eden bir
ihanetin mahiyetini, bunca zaman, daha doğru dürüst kavrayamamışsak
vay hâlimize… Zira ihanetler bitmez. İhanetler irili ufaklı
olabilir. Planlayıcıları içeriden veya dışarıdan olabilir.
Aktörleri ve figüranları çok farklı alanlardan olabilir. Bunların
nasıl devşirildiği çoğu zaman karanlıkta kalır.