Türkiye ile ABD
arasındaki gerilim nispeten azalıyor. İki ülke karşılıklı olarak,
Adalet ve İçişleri Bakanlarının mal varlığını dondurma kararını dün
itibarıyla kaldırdı. Ama İran ambargosu…
İran’a karşı ikinci dalga ambargo
yarın başlıyor… Ki, İran ekonomisi hesabına hayli sert ve sarsıcı
olması beklenen bir ambargo… Bunun için herhangi bir BM Güvenlik
Konseyi kararı söz konusu değil. ABD’nin kendi başına ve kendi
kanunlarıyla uygulamaya kalktığı ve başka ülkelere de empoze ettiği
bir ambargo. Yani metazori ve keyfî… Daha açıkçası ABD’nin ekonomik
ve siyasi-askerî gücüne dayanarak, keyfe keder tatbik ettiği bir
cezalandırma… Sadece ambargoya muhatap ülkeyi değil, o ülke ile
ekonomik ve ticari bağları olan başka devletlerin egemenlik
haklarını doğrudan ihlal ederek ve elbette onları da sıkıntıya
sokarak, kendi hedefleri doğrultusunda sonuçlar elde etmeye yönelik
bir zorbalık!.. Uluslararası ilişkiler bakımından, bu konuda pek
çok şey söylenip yazılabilir. Fakat netice itibarıyla durumun
özeti yukarıdaki gibidir. Amerika kol bükme yöntemiyle, başka
devletleri hizaya getirmeye çalışıyor. Gerisi lâf-u güzaftır.
Velakin Washington yönetimi, her ülkeye istediği gibi diş
geçiremiyor. Mesela Çin’e karşı uygulamaya koyduğu ticari sınırlama
ve zorlaştırmalar, dönüp kendisini de vurmaya başladı. Ve şimdi bu
konuda geri adım atmaya hazırlanıyor. Zaten en başında da, ABD
içinde bu mantıksız kararlara şiddetli itirazlar
vardı.
Gelgelelim Trump’ın üslubu baştan
beri son derece kaba ve hoyrattı. Birçok konuda, Filipinler Devlet
Başkanı Duterte’yi sollayacak çılgınlıklar yaptı. Son olarak Orta
ve Güney Amerika’dan ülkesinin sınırlarına gelen mültecilere karşı,
vicdanları kanatan bir çıkış yaptı ve taş atacak mültecilere kurşun
atılmasını söyledi!.. Bu ruh hâlindeki Trump’ın dünyanın başına
daha ne gaileler açacağını kestirmek mümkün değil. Sadece ekonomi
değil, başka alanlarda da aynı kabalığı sürdürüyor. Dünya Ticaret
Anlaşmasından, Paris İklim Anlaşmasından çekilmek Trump’ı kesmedi.
Şimdi de Gorbaçov ve Reagan arasında 1987 yılında imzalanmış olan
Orta Menzilli Nükleer Füzeler (INF) Anlaşmasından çekilmekle tehdit
ediyor. Bu konuda NATO Genel Sekreterini devreye sokarak, Rusya’nın
SSC-8 füze programı konusunda, muhatap ülkeyi şeffaflığa davet
ediyor. Bu ayın sonunda Arjantin’de yapılacak G-20 Zirvesi
dolayısıyla, Arjantin’e gidecek olan Putin ve
Trump’ın “uzun ve anlamlı” bir görüşme
yapacağı açıklandı. Bakalım bu görüşmeden hangi sonuçlar çıkacak?
Daha önce Finlandiya’da gerçekleşen görüşmede Trump’ın verdiği
görüntü, ABD kamuoyunun hiç de hoşuna gitmemiş ve kendisi şiddetli
eleştiriler almıştı. Bu defa Trump zevahiri kurtarmak için ne gibi
atraksiyonlar yapabilir acaba?..
Tekrar bölgemize dönersek,
Amerika İran’ı köşeye sıkıştırmak adına her yolu deniyor. Bunu en
fazla İsrail’i memnun etmek için yaptığı da bir sır değil! Ama aynı
ABD ve özellikle Trump, Suudi Arabistan’ı kollama adına her fırsatı
değerlendirmeye çalışıyor. Daha doğrusu uysa da uymasa da Suud
yönetimine şirinlikler yapıyor… S. Arabistan resmî olarak
İsrail’i tanımıyor (şimdilik), ama önemli değil. Kapalı kapılar
ardında iki ülke arsında her türlü alışveriş yapılıyor. Körfez’de
Birleşik Arap Emirlikleri ile başlayan kuyruk sarmalara, şimdi
Umman da katıldı ve Netanyahu’yu ağırladı. Devamı da gelecek
herhâlde! Bu arada, Konsolosluk binası içinde öldürülen gazeteci
Cemal Kaşıkçı konusunda Trump’ın çizdiği zikzaklar iyice gülünç
olmaya başladı. Son tweetlerinden birinde, Trump; Suud Yönetiminin
kendisini aldatmadığını söyleyerek, durduğu yeri teyit etmiş oldu.
Bütün ‘haşarılıklarına’ rağmen, Prens M.
bin Selman’ın sırtını sıvazlarken; elbette gelecek dolarları
düşünüyor, ama öbür taraftan ha bire İran’a diş gösterirken, bu
ülkeyi İsrail ve S. Arabistan’ın (ve Tabii ABD’nin) ortak düşmanı
olarak lanse ediyor. Bakalım bu ticaretten(!) kâr edecek
mi?
Konunun Türkiye ile ilgili
kısmına gelecek olursak, eylül ayında hüküm süren son derece
olumsuz hava, şimdilerde biraz dağılmış görünüyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile Trump’ın geçen zaman zarfında yaptıkları iki telefon
görüşmesi ve Pompeo ile CIA Başkanının (Kaşıkçı cinayeti
dolayısıyla) Ankara’ya yaptıkları ziyaret, ilişkilerin daha olumlu
bir zemine taşınması konusunda etkili olmuş görünüyor. Bu arada
Menbiç’te ortak devriyelerin başlaması da, Suriye konusundaki
ihtilafların azaltılması hususunda bir katkı verebilir. Zira sivil
kanatta gerilim sürerken, askerî cenahta iş birliğinin sürdüğü, ABD
tarafından hep vurgulanmıştı… Ancak İran’a karşı bu ikinci ambargo
dalgasında, şayet Türkiye ve Türk firmaları için yeterli bir
muafiyet sağlanmazsa, bu alanda yeni sıkıntılar baş gösterebilir
ki, bu da iyi haberleri gölgeleyecek bir kötü ihtimaldir. Umarız
Trump ve ekibi, dünya barışı için daha gerçekçi politikalar tercih
eder...