İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Kim darbeci, kim değil?..

Darbe teşebbüsü üzerinden bir hafta geçti. Hâlâ bu kalkışmanın en üst düzeydeki planlayıcı ve uygulayıcısı olan çekirdek kadroyu bilmiyoruz. Farklı isimler ve çok da çelişkili...

23 Temmuz 2016 | 197 okunma

Darbe teşebbüsü üzerinden bir hafta geçti. Hâlâ bu kalkışmanın en üst düzeydeki planlayıcı ve uygulayıcısı olan çekirdek kadroyu bilmiyoruz. Farklı isimler ve çok da çelişkili haberler var.


Milletin topyekûn direnciyle, darbe teşebbüsü akamete uğratıldı. Burası en büyük tesellimiz. Lakin faturası ağır oldu. 246 can kaybı. 2 bin 185 yaralı… Tedirginlik devam ediyor. Devlet erkânı, tehlikenin tamamen geçmediğini tekrarlıyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "darbe ile ülkeyi işgale hazır hâle getireceklerdi" diyor. İçişleri Bakanı Efgan Âlâ "olabileceklerin vahametini telaffuz dahi edemiyoruz" diyor. Bu ihanetin arkasındaki şahıs, Pensilvanya’dan hezeyanlarına aynen devam ediyor ve âdeta meydan okuyor! Diğer taraftan, mahut kalkışmanın ana komuta merkezinde, kimin veya kimlerin yer aldığı henüz belli olmuş değil. Çeşitli isimler telaffuz ediliyor. Ancak bunlarla ilgili çok çelişkili bilgi ve haberler dolaşıyor. Tamam, darbe teşebbüsünün arkasında ve önünde FETÖ’nün olduğundan şüphe yok. Ama esas mesele, silahlı kuvvetler bünyesinde; bu hain eylemin nasıl planlandığı ve uygulamaya konulduğuna dair, milletimizin zihninde şüphe bırakmayacak şekilde, durumun netleşmesidir. Bu ne kadar kısa zamanda temin edilebilirse, kamuoyu o derece rahat eder. Aksi hâlde halk diken üstünde olur ve yerli-yersiz şüpheler, söylentiler dolayısıyla, toplumun rahatı kaçar. Bu iyi bir şey değil… Bir an evvel hadisenin üzerindeki sır perdesinin kalkması gerek.
15 Temmuz gecesinden bu yana, kalkışmaya paralel olarak, birileri ülkeyi kirli propaganda ve dezenformasyonla başka bir çalkantının içine sokmak istiyor. Bunun iki ana sebebi var. Birincisi bütün bu melanetin kaynağı olan FETÖ militanlarının olabildiğince kamufle edilerek, en azından bir kısmının, devlet kurumlarında kalabilmesini sağlamak… İkinci olarak fitne-fesat tohumlarıyla, toplumu zehirlemeye devam etmek! Böylece, faaliyetleri için elverişli ortam hazırlamaya çalışacaklar. Bu noktada, herkesin çok dikkatli ve uyanık olması zaruridir. Çünkü kalkışma vesilesiyle, bir kere daha ve çok çarpıcı şekilde görüldü ki; hainler âdeta metastaz yapmış kanser hücreleri gibi, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına sirayet etmiş. Şimdi bunların temizlenmesi için çalışılıyor. Ancak tekrar altını çizelim ki, bu hususta kurunun yanında yaşın da yanmaması için azami dikkat şarttır. Kim darbeci, kim değil? Kim FETÖ militanı, kim değil? Bu nasıl tespit edilecek? Hâlâ, darbenin komuta merkezi bile teşhis edilemediğine göre, ne kadar müşkül bir şey olduğunu düşünün. Peki, neler yapılabilir?
Bizzat darbeci olmasa ve fiilen darbe kalkışmasına iştirak etmemiş de olsa, kenardan seyredip gelişmelere göre vaziyet alan; hatta böyle kritik zamanlarda kendisini emniyete almak için, yurt dışına kapağı atıp, ortalık yatıştıktan sonra ülkeye dönen kişilere, bir bakmakta yarar var mesela... Mesela Gezi kalkışmasında, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü sırasında ve son olarak 15 Temmuz kalkışması esnasında nedense hep yurt dışında bulunan bürokratlar, siyasetçiler, belediye başkanları vs. vs... Acaba bu seyahatlerdeki takvim çakışması, yalnızca bir tevafuk-tesadüf müydü? Yoksa alınan ön bilgi ve duyumlar üzerine, başvurulan bir tedbir ve ihtiyat mıydı? Şüphesiz kimse hakkında, peşin hüküm vermek doğru değil. Ama yıllardır devlette ve siyaset kademelerinde, kendilerini fevkalade başarılı şekilde gizlemeyi

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
CHP’nin sepetindeki pamuk… 23 Kasım 2024 | 13 Okunma Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma