İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Korku filmi, 32 kısım tekmili birden…

Cemal Kaşıkçı cinayeti, sadece bir muhalif gazetecinin katledilmesi olayı değil elbet. Böyle olduğu içindir ki, dünya gündemini meşgul ediyor ve her gün ortaya çıkan bulgular sır perdesini de biraz daha...

23 Ekim 2018 | 5.274 okunma
Cemal Kaşıkçı cinayeti, sadece bir muhalif gazetecinin katledilmesi olayı değil elbet. Böyle olduğu içindir ki, dünya gündemini meşgul ediyor ve her gün ortaya çıkan bulgular sır perdesini de biraz daha aralıyor…
 
 
Hem “Kaşıkçı bizim konsolosluk binamızın içinde çıkan bir arbedede öldürüldü” diyeceksiniz, hem de “Cesedinin nerede olduğunu bilmiyoruz" diyeceksiniz… Buna kimi inandırabilirsiniz? Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı cinayetine yaklaşımı, başından beri tuhaftı… Bir yerde de bu tuhaflığa mecburdu belki! Çünkü olayın mahiyeti çok farklı ve sadece bir kişinin hayatını kaybettiği sıradan cinayet vakası değil. İşin temelinde, ikili ve çok taraflı bir uluslararası ilişkiler meselesi yatıyor. Bu yüzden dünya gündemini meşgul ediyor ve bizler de üzerinde durma ihtiyacı hissediyoruz… Fakat diğer yönüyle de, hayatına kastedilmiş bir insanın hikâyesi var. Âdeta korku filmlerindeki gibi olaylar zinciri… Her gün yeni bir bilgi ortaya çıkıyor ve her gün de yeni bir gelişme yaşanıyor. Şu var ki, her geçen gün hadisenin üzerindeki sır perdesi biraz daha aralanıyor. Öncelikle S. Arabistan hükûmetinin, cinayeti itiraf etmesi için on sekiz günün geçmesi gerekti. Zira bu noktaya kolay gelinmedi. Başta Amerika olmak üzere dünya devletlerinin çağrısı, baskısı ve tehditleri Suud Yönetimini köşeye sıkıştırdı. Fakat tek başına bu baskılar sonuç vermedi. Çeşitli iddialar var. Rivayete göre, Türkiye’nin olayla ilgili bir ses kaydını Kral Selman’ın gönderdiği yetkili kişiye dinletmesinden sonra, karşı tarafın hareket tarzı değişmeye başladı. Bu iddia henüz resmen doğrulanmış değil. Ancak yalanlanmış da değil. Tıpkı diğer pek çok iddia ve rivayet gibi…
S. Arabistan cenahı, ucuz kurgu filmlerindeki gibi, kendilerince güya başarılı bir operasyon hazırlamıştı. Mesela cinayetten sonra, öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın kıyafetini giyen bir dublörün Konsolosluk binasının arka kapısından çıkıp Sultanahmet’e gitmesi, oralarda gezinmesi falan… Bu komikliği bir savunma argümanı olarak, Suudlar ilk günlerde ısrarla dillendirmişti hatırlayacaksınız. “Cemal Kaşıkçı Konsolosluk binasına girdikten kısa bir müddet sonra arka kapıdan çıktı gitti…” Sanki çocuk kandırıyorlardı! Bu görüntüler de ortaya çıktı ve medyada da yer aldı. Ama dün belki de daha önemli bir gelişme daha yaşandı. Olayın ilk günlerinden beri kayıp olduğu söylenen, Konsolosluğa ait bir araba, dün Sultangazi ilçesinde bir kapalı otoparkta bulundu. Belirtildiğine göre, hadiseden iki gün sonra buraya bırakılmış. Bu satırların yazıldığı sırada henüz arabanın içinde, olayın seyrini değiştirebilecek herhangi bir bulgu elde edildiğine dair açıklama yapılmamıştı. Fakat her halükârda aracın bu ilgisiz yere terk edilmesinin bir izahı olsa gerek… Bu arada ortada dolaşan bilgilere göre, Türkiye’nin soruşturma ekibi tarafından, Cemal Kaşıkçı'nın parmak izleri, Konsolosluk binasının özel bölümünde, “C ünitesi” diye tabir edilen ve sadece Suud vatandaşlarının çalıştığı kısımda tespit edilmiş. Artık hepsinin ismi ve resmi ifşa olmuş olan Suudi Arabistan’dan gelen infaz timinin parmak izleri de hem o bölümde hem diğer bölümlerde tespit edilmiş… Bu da teyit edilmemiş ve rivayet derecesinde bir bilgi. Tabiatıyla sirkülasyona sokulan pek çok bilgi kırıntısı var. Bir kısmı hakikaten teyide muhtaç… Lakin şu ana kadar, Kaşıkçı'nın ölümünün resmen itiraf edilmesinden ve o ölüm olayında yer alan, isimleri ve resimleri kesin biçimde faş olmuş kişilerle ilgili enformasyondan başka herhangi bir bilgi teyit edilmiş değil. Daha çok iddialar konuşuluyor ve onun üzerinden değerlendirmeler yapılıyor.
Ama şunu görebiliyoruz; Cemal Kaşıkçı olayı giderek aydınlanıyor ve herhâlde çok uzak olmayan bir gelecekte tamamen gün ışığına çıkmış olacak. Belki de asıl mesele ondan sonra başlayacak. Yani Suudi Arabistan, bu hadisenin altından nasıl kalkacak? Daha doğrusu kalkabilecek mi? Dünyanın bu hadiseye gerçek tepkisi ne olacak? Birkaç kınama mesajıyla iş geçiştirilecek mi, yoksa bu haydutluğun hesabı hakikaten sorulacak mı? Hâlihazırda önde gelen bazı devletler, İngiltere, Almanya, Fransa ve diğer bazı AB ülkeleri, ikna olma sürecinde. Peş peşe açıklamalarla olayın şeffaf biçimde araştırılması ve soruşturulmasını talep ediyorlar. Sadece Almanya fiilî bir adım olarak S. Arabistan’a silah satışını askıya aldığını ifade etti. Bunun dışında boykot eylemleri daha ziyade özel şirketlerden ve kuruluşlardan geldi. Şu an için en fazla merak edilen husus, Kaşıkçı'nın cesedinin nerede olduğu. Cesedin bulunması ve başına tam olarak nelerin geldiğinin tespit edilmesine kadar, korku filmlerindeki gibi bir atmosfer hüküm sürecek. Tek fark şurada, bu korku filminin neticesi biliniyor. Merak edilen husus, olayda rol alan kötü adamlara ne olacak?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma