ABD Başkanı Donald Trump,
evlere şenlik tweetler atıyor… Mesela son tweetlerinden birinde
şunları söylüyor; “Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasından kötü
niyetli kişiler sorumlu olabilir…” Budur!
Çözüm bulmak yerine, sürüncemede
bırakılmak istenen mevzular için, “komisyona
havale” tabiri kullanılır… Burada, TBMM’nin
işleyişinde önemli yer tutan ihtisas komisyonlarına herhangi bir
şekilde göndermede bulunduğumuz gibi bir sonuç çıkarılmasın!
Kastettiğimiz şey bambaşka. Hani “Bunun için bir
komisyon kuralım…” gibi yaklaşımlara işaret etmeye
çalışıyoruz. Suudi Arabistanlı Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, adı
geçen ülkenin İstanbul’daki Konsolosluk binasında sırra kadem
basmasının üzerinden tam iki hafta geçti. Geçen zaman zarfında, bu
vahim olayın aydınlatılmasına dair, dişe dokunur bir gayret
görülmedi. S. Arabistan’a kalsa meseleyi çoktan uykuya yatırmış
olacaktı. Lakin bu olay çok farklı! Suudiler, ilk günden beri Türk
makamları ile koordinasyon içinde çalışmaya hazırız deyip
duruyorlar. Gelgelelim Türkiye’nin Konsolosluk binasında arama
yapma talebini de sürüncemede bırakıyorlar. Olayın mahiyeti ve
muhtemel sonuçları, muhatap ülkeyi bu şekilde zaman kazanmaya
zorluyor. Ancak dış dünya bu konuda bastırıyor ve gelen sert
tepkiler Riyad yönetimini giderek köşeye sıkıştırıyor. S. Arabistan
bir inceleme heyeti göndermiş bulunuyor. Bu heyet Türk makamlarıyla
iş birliği içinde çalışacakmış. Kral Selman da Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı arayarak bu birlikte çalışma konusunda Türkiye’nin
gösterdiği anlayıştan ötürü teşekkür etmiş… Lakin bu birlikte
çalışmanın neticesinde Kaşıkçı olayı vuzuha kavuşturulabilecek mi?
Maalesef bu yönde olumlu bir kanaat besleyemiyoruz. Sebepleri
üzerinde durmaya gerek var mı? S. Arabistan Yönetiminin, suçüstü
yakalandığı bir konu hakkında, âdeta boynunu giyotine uzatacak bir
tutum içine girmesi beklenebilir mi? Nitekim şu ana kadar verilen
refleksler hep aksi yönde.
Bu kaçak güreşme nereye kadar
sürebilir? Dünyanın sabrı giderek zorlanıyor ve daha şimdiden Suudi
Arabistan’a karşı bazı kurum ve kuruluşlardan yaptırımlar gelmeye
başladı. Ne var ki, kayıp gazeteci hakkında en ciddi ve etkili
yaptırım uygulaması beklenen ABD cenahından karışık sinyaller
gelmeye devam ediyor. Başkan Trump bir geriyor bir gevşetiyor. Art
arda attığı tweetler fazlasıyla muğlak ve oynak. Birisinde diyor
ki: “Şayet Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasının arkasında
S. Arabistan varsa (Başka kim olmasını bekliyor acaba?), çok sert
cezalar uygularız…" Fakat bu tweetin mürekkebi
kurumadan tam aksi yönde başka şeyler söyleyen yenisini atıyor. En
istikrarlı olduğu husus, ABD Kongresinden gelen aksi yöndeki
taleplere rağmen, bu ülkeye silah satışını askıya almayacağını,
daha doğrusu bu silah satışından gelecek paradan
vazgeçmeyeceklerini tekrarlıyor… En son, Kral
Selman’la konuştuğunu ve Kralın da, Türkiye ile birlikte
çalışıyoruz dediğini açıklayan bir tweet attı. Ve
Kral ile görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Pompeo’yu hemen
göndereceğini ilan etti. Sizler bu satırları okurken, belki de
Pompeo Riyad’a varmış olacak. Duruma göre ABD Dışişleri Bakanı
başka ülkeleri de ziyaret edebilirmiş… Türkiye’ye de gelebilir
pekâlâ. Ama asıl mesele şu: Bakan gelse de gelmese de
ne değişecek? Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti belli olacak
mı? Çok zor! Bu arada Trump komik tweetler de
atıyor. Mesela diyor ki; “Bu olayın arkasında neler
var bilmiyoruz. Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasından kötü niyetli
kişiler sorumlu olabilir…” Herhâlde iyiniyetli
kişilerin de, bu cinayette rol almış olmasını tahmin ediyor!.. İşte
bu yaklaşım, Trump ve ekibinin işi sürüncemede bırakarak, Suudi
yönetimine nefes aldırma manevraları gibi görünüyor.
Kapalı kapılar ardında Suudi
Kralı ve oğlunu sıkıştırarak daha çok diyet ödemeye zorlayacak.
Pompeo niye gitti ki? Ama görünürde de yukarıdaki tweet misali
biraz da işi sulandırarak zamana yayacak. Bu gidişle Kaşıkçı
olayının daha pek çok komisyona havale edileceği anlaşılıyor. Lakin
bu meselede Amerika tek başına belirleyici olmayacağı için,
beklemediği birtakım sonuçlarla da yüz yüze kalabilir. Trump
Yönetimi, Suudi Arabistan’ı merkez alarak Körfez’de ve Orta Doğu’da
yeni bir eksen kurmaya çalışıyor. Bu konuda bazı adımlar da atmış
bulunuyor. Daha önceki yazımızda dikkat
çektiğimiz “ARAP NATO'SU” gibi
oluşumlar. Ve bunun devamında Arap-İsrail ihtilafına dönük yeni
aksiyon planları… Bir taraftan yeterince parçalanmış Arap âlemini
bir kere daha bölerek, Filistin meselesinde İsrail tezlerine mecbur
ve mahkûm etmek. Diğer taraftan da İran tehlikesine karşı, yine
Arap sermayesi ile işleyecek bir eksen teşkil etmek… Yoksa Cemal
Kaşıkçı'yı kimin öldürüp öldürmediği Trump ve ekibinin pek de
umurunda değil… Neyse, dün akşam saatlerinde nihayet Türk ve Suudi
yetkililer birlikte Konsolosluk binasına inceleme için girmiş
bulunuyor. Bakalım ne çıkacak?