Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in,
kalan ömrünü tahtta tamamlayıp tamamlayamayacağı konusunda soru
işaretleri var… En büyük kardeşi Suud bin Abdülaziz de, 1964’te
tahttan indirilmişti.
Suudi Arabistan epey zamandır
ciddi sıkıntılar içinde… Özellikle beş ay önce, muhalif gazeteci
Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki başkonsoloslukta hunharca
öldürülmesi ve cesedinin testere ile parçalandıktan sonra büyük
ihtimalle fırında yakılmış olması, ülke yönetimini oldukça zora
soktu. Gelen yoğun baskılara karşı, petro - dolarları yerli yersiz
biçimde saçarak, direnmeye çalışan Suud Yönetimi, anlaşılan kendi
içinde de büyük sıkıntılar yaşıyor. Kendi içinde dediğimiz, baba
Kral Selman ile oğlu Veliaht M. bin Selman arasındaki sürtüşmelerin
su yüzüne çıkmış olması… İngiliz Guardian gazetesinin büyük yankı
yapan haberine göre, Kral Selman bir süre önce Mısır’a yaptığı
ziyaret sırasında, muhtemel bir hamleye maruz kalma tehlikesine
karşı, güvenlik ekibini tamamen değiştirmiş. Bu olayın devamında da
dikkat çekici bir gelişme söz konusu. Zira Kral ülkesine
döndüğünde, Veliaht Selman kendisini karşılamaya gelmemiş. Ama
bundan da daha önemlisi, baba Selman yurt dışında iken, oğlunun
“Kral Vekili” sıfatıyla yaptığı iki çok kritik tayinin
yansımaları... Bunlardan biri, her zaman en önemli bakanlıklardan
biri olan Savunma Bakanlığına, küçük kardeş Halid bin Selman’ın
(Eski Washington Büyükelçisi) getirilmesi. Ki, baba Selman’ın bu
atamaya açıkça karşı olduğu biliniyor. Diğer önemli tayin de,
Prenses Reema bin Bender bin Sultan’ın Washington’a büyükelçi
olarak tayin edilmesi… S. Arabistan için, en az içişleri ve savunma
bakanlığı kadar önemli olan Amerika elçiliği, her zaman ABD ile
olan münasebetlerde merkezî rol oynamıştır.
Yeni tayin edilen bayan
büyükelçi, daha önce 22 sene aralıksız Washington Büyükelçisi
olarak görev yaptıktan sonra, istihbarat servisinin başına
getirilen ve akabinde de azledilen Prens Bender bin Sultan’ın
kızıdır. Bender’in babası, eski Savunma Bakanı Prens Sultan bin
Abdülaziz de veliaht seçilmişti, ancak tahta oturma sırası gelmeden
vefat etti. Bir başka Prens Bender daha vardı. (Eski kral Halid’in
oğlu olan Bender, Londra’da bir nevi sürgünde yaşıyordu.) Onun sonu
çok trajik oldu. Geçen sene bu zamanlarda (12 Mart), İngiltere’den
sınır dışı edildiğinde, Londra Uluslararası Havaalanı’nda, üçüncü
kattan atlayarak intihar etti. Bu olayın, Prens M. bin Selman’ın
İngiltere seyahatinin hemen ardından gelmesi dikkat çekiciydi.
Prens Selman o ziyaret sırasında, 90 milyar dolarlık ticaret
anlaşması imzalamıştı… Evet, bundan daha büyük anlaşma (yaklaşık
317 milyar dolar…) ABD ile imzalanmıştı. Ve Başkan Trump, Veliaht
Prens’in ABD ziyareti sırasında, silah alışverişinin grafiğini
beşuş bir çehre ile kameralara göstermiş, canlı yayında izahat
vermişti. Lakin bunlara rağmen, her şey yolunda gitmiyor. ABD
Hükûmeti yüz milyarlarca dolarlık anlaşmaları gerekçe göstererek,
Cemal Kaşıkçı cinayetinin örtbas edilmesine ses çıkarmıyor. Fakat
Kongre, bu meselenin üstüne gitmekte kararlı görünüyor. Bakalım bir
sonuç çıkacak mı?
Biz yine Kral Selman’ın durumuna
dönelim. Ülkeyi fiilen yönettiği artık iyice belli olan, Prens M.
bin Selman’ın, bir an evvel tahta çıkmak için sabırsızlandığı net
olarak görülebiliyor. Bu durum baba Selman’ın kalan ömrünü tahtta
tamamlayıp tamamlayamayacağı hususunda ciddi soru işaretlerine yol
açıyor. Zira Selman, ilerleyen yaşı ve sağlık problemleri (kısmi
felçli) sebebiyle, yeterince etkili olamıyor. Bu arada, baba Selman
ile oğlu arasında Yemen, Sudan ve Cezayir ile ilgili politikalar
konusunda ciddi ihtilaflar olduğu ifade ediliyor. Geçmişte de Kral
Fahd, hastalığı sebebiyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunda, o
dönemde Veliaht olan Abdullah (bir önceki kral) ipleri bütünüyle
ele almıştı. Şimdi benzer bir durum yaşanıyor. Hatta daha ileri bir
durum!.. Şayet Kral Selman herhangi bir şekilde tahttan indirilecek
olursa, bu Suud hanedanlığındaki ikinci vaka olacak. S.
Arabistan’ın kurucusu Kral Abdülaziz’in ölümünden sonra yerine
geçen en büyük oğlu Suud bin Abdülaziz, eğlenceye düşkünlüğü ve
aşırı müsriflikle devletin parasını çarçur ettiği, ülkenin
itibarını zedelediği gerekçesiyle, 1964 yılında Kraliyet Meclisi
kararı ile tahttan indirilmiş ve yerine kardeşi Faysal gelmişti.
Faysal da 1975 yılında, yeğeni tarafından tabanca ile
öldürülmüştü.
Prens Selman’ın üçüncü kuşak
olarak tahtı devralması hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor.
Stratejik düşünce kuruluşlarında yapılan analizlere göre, Suud
yönetimindeki kuşak değişiminin, çok sancılı olacağı ve ülke
istikrarında ciddi problemlerin baş gösterebileceği
değerlendiriliyor. Bakalım baba ile oğul arasındaki iktidar
mücadelesi nasıl sonuçlanacak…