İsmail Kapan Türkiye Gazetesi

Mısır’da ne oluyor, neler olabilir?

Belki soruyu şöyle sormak daha iyi olur; Sisi daha ne kadar dayanabilir? Mısır halkı altı sene sonra yeniden hak ve hürriyet arayışı için meydanlara dökülmüş bulunuyor. Bu defa istediği neticeyi alabilecek...

24 Eylül 2019 | 2.564 okunma
Belki soruyu şöyle sormak daha iyi olur; Sisi daha ne kadar dayanabilir? Mısır halkı altı sene sonra yeniden hak ve hürriyet arayışı için meydanlara dökülmüş bulunuyor. Bu defa istediği neticeyi alabilecek mi?
 
Aslında Mısır halkının en büyük sıkıntısı ve şanssızlığı, kendisini yönlendirecek ve hedefe ulaştıracak çapta güçlü lider/lerden mahrum olması… Kısa bir müddet için halkın bir kısmını eylemlere sevk edebilen ve akabinde saman alevi gibi sönüp giden liderciklerle, Mısır’ın bir yere varması ne yazık ki mümkün görünmüyor! Bu konuda kısa vadede yapılabilecek fazla bir şey de bulunmuyor. Zira Mısır’daki siyasi – sosyal ve askerî dengeler, insanların değil hareket, düşünme kabiliyetini bile köreltiyor. Mısırlıların en büyük talihsizliği de burada… Bu öyle bir kırılganlık ki, dış kaynaklı telkin ve teşviklere, tezgâhlara karşı tamamen güçsüz ve etkisiz bırakıyor. 2005 yılında Hüsnü Mübarek’e rakip olarak başkanlık yarışına katılmaya çalışan El Ğad (yarın) Partisi başkanı Ayman Nour (Eymen Nur) sosyal medyadaki aktivitelerle bir anda Mısır’da çok önemli konuma gelebilmiş, ancak peşinden devletin baskı ve tehditleriyle (Evrakta sahtecilik suçlamasıyla beş yıl hapis cezası verilmişti…) bambaşka bir zeminde bulmuştu kendisini… Mısır’da güç odaklarının merkezinde tartışmasız biçimde ordu yer alıyor. Dolayısıyla arkasında ordunun gücü olmayan sivil veya asker bir kişinin yapabilecek fazla bir şeyi bulunmuyor ne yazık ki! Bunun en çarpıcı misali, geçtiğimiz haziran ayında hapishanede vefat eden Muhammed Mursî’dir. O sebepledir ki, şu günlerde Mısır halkını yine sosyal medya üzerinden, dolaşıma soktuğu kısa filmlerle mobilize etmeyi başaran Muhammed Ali isimli kişinin, başlatmak istediği halk hareketinin şansı konusunda çok fazla iyimser olamıyoruz. Şayet bambaşka faktörler devreye girmezse…
Muhammed Ali, ne Kavalalı gibi paşa ne de Amerikalı adaşı gibi şampiyon boksör… Ama o biraz artist (birkaç filmde oynamış) ve daha çok da ordu müteahhidi!.. En fazla iş tuttuğu kişilerin başında da, hâlihazırda Mısır halkının ümüğünü sıkan diktatör Sisi geliyor… Ama nasıl olmuşsa ve neden dolayı olmuşsa, o şimdi muhalif, üstelik sürgünde. Zaten Mısır’da olsa bu aktiviteyi yapma şansı olamazdı. Muhammed Ali canından bezmiş Mısırlıları bir video ile galeyana getirmeyi başardı. Ancak bunun devam nasıl gelecek? Yukarıda ifade ettik, Mısır’da gerçekten bir siyasi hareket icra etmek için, ordunun doğrudan veya dolayı desteğini almak şart. Mısır ekonomisinin yarısından fazlasını kontrolü altında tutan ordu içinde, paylaşım kavgaları ve bundan dolayı husumetlerin meydana gelmemesi imkânsız… Zaten adı geçen Muhammed Ali’nin çıkış noktası da burası. İspanya’ya kaçmış olan Ali, Sisi’nin Mısır halkının parasını nasıl çarçur ettiğini, sosyal medya üzerinden köpürterek onu istifaya zorlamaya çalışıyor. Geçen altı sene zarfında kendisinin de ne gibi alışverişlerde yer aldığını söylemiyor pek tabii. Ama Mısır halkı yine de bir umut olabilir mi diye, Ali’nin başlattığı harekete kayıtsız kalmıyor. Gelgelelim bu Muhammed Ali, tabiatıyla Sisi’yi nakavt edecek yumruğu vurmaktan aciz… Mısır’daki sosyal ve ekonomik yapı, âdeta orduya ve ordudan yansımalara göre şekillenen bir sınıflaşma modeli…
Çünkü 1952’de General Necip ve Albay Cemal Abdunnasır’ın, başını çektiği darbeden bu yana, Haziran 2012 - Haziran 2013 tarihleri arasındaki Mursî dönemi hariç, hep askerî ve otoriter bir yönetim ülkeye hâkim oldu. Mısır’ın bütün kaynakları da bu asli güç odağı tarafından tanzim edildi. Nasır 1954’ten 1970’e kadar ülkeyi yönetti. Enver Sedat, 1970’ten suikasta uğradığı 1981 yılına kadar, Mısır’ı belli bir istikamette götürmeye çalıştı. Sedat’ın yardımcısı olan Hüsnü Mübarek de, 1981’den halk ayaklanmasıyla 18 gün içinde yıkıldığı Şubat 2011’e kadar, tam otuz sene boyunca, demir yumrukla ülkeyi idare etti. Şimdi soru şu; Acaba ABD Başkanı Donald Trump’ın “Benim favori diktatörüm” dediği, halkına karşı son derece gaddar ve zalim, ancak Batı’ya karşı da bir o kadar mülayim Sisi, daha ne kadar dayanabilecek? Kendi hesabına göre bir anayasa değişikliği ile iktidarını en az 2034 yılına uzatmak istiyor. Velakin bu hiç de kolay değil. Anlaşılan o ki, kimi odaklar Sisi’nin iktidarından memnun değil. Bunun için de Muhammed Ali gibi figüranları piyasaya sürüyorlar. M. Ali aktör olmadığını, figüran olduğunu herhâlde biliyor!.. Sisi’nin koltuğu, onu oraya getiren güçlerin niyet ve hedeflerine göre sağlamda kalabilir veya sallanıp yıkılır…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma