CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu, sık sık ‘hesap uzmanı’
olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyuyor. Onun yardımcısı da yeri
geldiğinde, meğer kendisini “Ben muhasebeci Kenan’ım” diye takdim
ediyormuş!..
Ana muhalefet partisi, 36. Olağan Kurultayını yaptı.
Kurultaya ‘olağan’ sıfatı verilmişti ama
pek de olağan bir atmosferde geçmedi. Hatta adalet ve cesaret
kurultayı diyerek hayli iddialı bir zemine oturtulmak istenen
kurultay, az kalsın karakolda bitecekti. Daha da hukuki
sonuçlarının nereye varacağı belli değil… 1972
yılında, Bülent Ecevit’in "milli
şef" İsmet İnönü’yü devirdiği o meşhur kurultaydan
beri, hatırlayabildiğimiz kadarıyla CHP’nin bütün olağan,
olağanüstü ve tüzük değişikliği kurultayları hep kavga, gürültü ve
patırtı ile geçti. İlgili kitaplardan okuduğumuza göre, daha
öncelerde de benzer durumlar hiç eksik olmamış… Demektir ki,
CHP’liler parti içi iktidar mücadelesini ve de hizip kavgasını pek
seviyor. Başka türlü Muharrem İnce’nin
cumartesi günkü tuhaf şovunu izah etme imkânı yok. Kendisi daha
önce de, Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip olmuş ve
aşağı yukarı son kurultaydaki kadar delegenin oyunu
alabilmişti. Muharrem İnce’yi tekrar genel
başkanlık adaylığına soyunmaya iten sebep ve saikler tam olarak
neydi bilmiyoruz. Zira açıkça görüldüğü üzere, bu defa da ipi
göğüsleyecek kadar bir oy devşirme imkânı yoktu. O hâlde neden aday
oldu? Doğrusu insan şunu da düşünmeden edemiyor; acaba burada bir
danışıklı dövüş mü vardı? Şu hâle bakar
mısınız, Muharrem İnce aday olabilmek
için 165 imza topladığını iddia ediyor. Daha sonra iki delege
imzasını geri çekiyor. Olabilir. Ama 49 delege de hem Kılıçdaroğlu
hem İnce için imza veriyor. İşte burada durunuz! Zira
bir “Ali Cengiz oyunu"nun emareleri
beliriyor…