1980’li yıllardan beri
Türkiye, Irak topraklarında sınır ötesi pek çok askerî operasyon
gerçekleştirdi. 80’li ve 90’lı yıllarda, büyük çaplı birliklerle ve
uzun süreli operasyonlarda, önemli sonuçlar alındı.
Türkiye terörle mücadele
alanında çok önemli bir askerî adım daha attı. Hemen belirtelim ki,
bu askerî hamlenin siyasi ve stratejik bazı önemli kalıcı sonuçları
olacaktır… Pençe Harekâtı, Irak topraklarında devam ediyor, ancak
Suriye coğrafyası açısından da yansımalarını göreceğiz. Bu
yansımalar komşu ülkeler ve bu ülkelerde fiilen askerî ve siyasi
mevcudiyetleri olan küresel güçler bakımından da, birtakım kritik
gelişmelere kapı aralayabilir. Türkiye, kırk yıldır çok büyük
enerji ve zaman harcadığı terörle mücadelede yeni bir aşamaya
gelmiştir. Bu aşamayı iki bakımdan ele almak anlaşılır olacaktır.
Birincisi, ülkemizin kırk yıl boyunca edindiği hayli acı ve pahalı
tecrübelerini, son yıllarda haberleşme ve harp sanayii alanında
elde ettiği ileri teknoloji sayesinde kaydettiği büyük gelişmeyle
birleştirerek, pekiştirdiği askerî ve psikolojik üstünlük. İkincisi
de, başta ABD olmak üzere; bazı küresel ve bölgesel güçlerin terör
kartını kullanarak, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de hedef alan
bölgesel yeni dizayn teşebbüslerine karşı, ne pahasına olursa olsun
ortaya koyduğumuz kararlı tavır. Ve bu tavrı sahada bilfiil icraata
döken siyasi ve askerî hamleler… Evet, çok özet olarak
belirttiğimiz bu iki önemli husus, Orta Doğu bölgesinin geleceği
yönünden de belirleyici sonuçlar doğuracaktır. Bunun altını
çizelim…
Pençe Harekâtı’nın başladığı
gün, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in Türkiye’ye ziyarette
bulunuyor olması, sembolik olarak çok şeyi ifade ediyor.
Hâlihazırda Amerikan işgali altında bulunan Irak, pek çok zorluğa
rağmen, istiklalini yeniden kazanmak için çırpınıyor. Son
zamanlarda işgalci güce karşı sergilediği siyasi tutum, bunu net
biçimde gösteriyor… Saddam Hüseyin rejimi ile varılan mutabakat
çerçevesinde, Türkiye özellikle 1980’li ve 90’lı yıllarda, Irak
topraklarında pek çok sınır ötesi harekât gerçekleştirdi. Bunların
bir kısmı büyük çaplı birliklerle ve uzun zamana yayılan
operasyonlardı. Bu operasyonlarda alınan başarılı sonuçlar ne yazık
ki kalıcı olmadı. Sebebi şudur: Bölücü terör örgütünün o yıllarda,
dağa çıkarmak için, militan devşirmede sahip olduğu sosyal ve
psikolojik ortam… Devletin terörle mücadelede aksayan yönleri…
Meseleyi yalnızca güvenlik boyutuyla ele alan, siyasi, ekonomik ve
sosyal – kültürel alanlarda büyük boşluk bırakan, kısacası
inisiyatifin siyasi iktidarın elinde olmadığı bir dönem! İşte bu
sebeple askerî başarıların sonuçları kalıcı olmuyordu. Zira
minimize edilen terör örgütü bir süre sonra dağ kadrolarını bir
biçimde yenileyebiliyordu. Ancak bugün bölücü örgüt açısından bu
imkân mevcut değil.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,
hâlihazırda dağda 600 (Altı yüz) kadar teröristin kaldığını
söylüyor. Yakın zamana kadar bu rakam 700 olarak ifade ediliyordu.
Oysa geçmişte, kimi zaman on - on beş bin militanın dağda ve kırsal
bölgelerde, silahlı eylem için barınabildiğini biliyoruz. Artık o
günler geride kaldı. Türkiye kendi millî harp vasıtalarıyla
istihbarat ve harekât planında, büyük mesafe kaydetmiş bulunuyor.
Bu sayede teröristlere dünyayı dar ediyor. Bugünkü durumla,
geçmişte güya bize teknoloji tedarik eden İsrail ve Amerika gibi
ülkelerin, özellikle istihbarat verilerinin derlenmesinde çevirdiği
numaraları karşılaştırdığımızda, neleri geride bıraktığımızı
anlıyoruz. Dünyada sayılı ülkelerden bir olduğumuz İHA ve SİHA
teknolojimizle, teröristlerin sığındığı inleri tek tek bulup imha
ediyoruz. Hiç zayiat vermeden… Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
Harekâtı’nda, millî harp sanayimizin geldiği seviyeyi iftiharla
müşahede ettik. Yarınlarda daha iyi seviyelerde olacağız. Ve ülke
olarak bizim bu tekâmülümüz gerçekten dosta güven, düşmana korku
salacaktır. Bu hamaset değil, hakikattir.
Millî Savunma Bakanı Hulûsi
Akar, Pençe Harekâtı’yla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı.
“Mehmetçik tarafından, teröristlerin bu bölgede (Hakurk ve
civarındaki yerler…) girilmedik mağarası, ini kalmayacak. Bunlar
tamamen tahrip edilecek. Amacımız terör tehdidinin tamamen
bitmesidir…” Şurası kesin, bu harekât, bölücü terör örgütünün
yıllarca yuvalanmış olduğu Kandil’in, teröristler için artık
güvenli bir sığınak olmayacağının işaretidir. Mehmetçik, Kandil
Dağı istikametindeki bütün engelleri tek tek ortadan kaldırarak,
terör örgütünün kalbine son darbeyi indirecektir. Bundan şüpheniz
olmasın. Kandil’in başlarına yıkılmasıyla birlikte, Suriye’nin
kuzeyindeki teröristlerin de lojistik yolları kesilecektir.
Amerika’nın karadan sağladığı silah ve mühimmatın Irak’tan
Suriye’ye intikalinin gerçekleştiği coğrafi alanların temizlenmesi,
PYD/YPG’nin beslenmesini, Amerika için daha zor ve pahalı
kılacaktır. Buraya bir mim koyunuz…