ABD yönetimi ile Kongre
arasında baş gösteren ihtilaf yüzünden, Donald Trump Davos’a
gidemiyor… Kongre ve yönetim bazen de yalancıktan ihtilafa düşer!
İyi polis-kötü polis rolü oynamak için…
Küresel ekonomik sisteme karşı
atraksiyonları sebebiyle okların hedefi olan Donald Trump, zaten
hüsnükabul göremeyeceği belli olan Davos toplantılarına
katılamıyor. Herhâlde bu durum daha çok işine gelmiştir! Yaklaşık
üç haftadır Amerikan Federal Hükûmeti kapalı. Sebebi de, Trump’ın
Meksika sınırına inşa etmek istediği, çelikten duvar için beş küsur
milyar dolarlık bütçenin Demokratlar tarafından engellenmesi…
Karşılıklı salvolara bakılırsa, bu kriz daha da derinleşebilir.
Çünkü Demokratlar, Başkan'ı iyice köşeye sıkıştırmak için fırsat
kolluyor. O da buna karşılık kuyruğu dik
tutuyor. Gerekirse hükûmeti daha aylarca kapalı
tutabilirim diye karşı hamle yapıyor. ABD’de Başkan
ile Kongre arasında her zaman böyle pürüzler çıkmaz. Bazen de (Daha
doğrusu genellikle) danışıklı dövüş olur!.. Bunun da sebebi, ABD
menfaatlerini koruma konusunda iyi polis-kötü polis rolünü
paylaşmaktır. Mesela Kongre Türkiye aleyhinde bir tasarı hazırlar
(sözde soykırım vs.) ve bunu bir baskı aracı olarak kullanır. Buna
karşılık Yönetim de ikili ilişkilerin önemini savunarak, son
kertede ağırlığını koyar ve tasarının geçmesini önler. Bu bazen de
farklı şekilde tezahür eder. Hükûmet bir ülkeye önemli bir silah
sisteminin satışını ister görünür, fakat Kongre engellediği için
bunu fiiliyata geçiremediğini söyler vs. vs...
Bu girişi Suud Gazeteci Cemal
Kaşıkçı cinayeti için yaptım. El Cezire gibi
televizyon kanalları hemen her gün haberini yapmakla birlikte, bu
korkunç cinayet neredeyse unutuldu bile!.. Kaşıkçı’nın ölümünün
100. günü dolayısıyla, ABD’de bir anma toplantısı yapılmış. Bu
toplantıda konuşan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı
Nancy Pelosi, hükûmetin bu olayda yeteri kadar duyarlı
davranmaması ve gerekeni yapmamasını üstü kapalı eleştirip şöyle
demiş: “Ticari menfaatlerimizin yaptığımız açıklamalar
ve eylemlerimize üstün gelmesine karar verdiysek, tüm ahlaki
yetkinliğimizi kaybetmişiz demektir…” Bayan Pelosi
kusura bakmasın, bu yetkinlik çoktan kaybedilmiş durumda.
Hatırlayınız Donald Trump bahse konu cinayet için ne
demişti? “İşlenen cinayet çok korkunç ve hunharca… Ama
bunun için Suudi Arabistan ile ticari ilişkilerimizin
bozulmasını istemem. Hele bu kadar yüksek meblağlı bir silah satış
anlaşması yapmışken…” Trump’ın tercihini paradan yana
yapacağını, ilk dış seyahatinde Riyad’da Kral
Selman ve Mısır’daki
diktatör Sisi ile birlikte sihirli
küreye el bastıkları gün dünya âlem anlamıştı. ABD’nin on yıllardır
sürdürdüğü politikalarına bakıldığında, bunun tersi de beklenemezdi
zaten! O yüzden Bayan Pelosi’nin sözleri sadece hamaset…
Aynı şekilde Demokratların New Jersey
Milletvekili Thomasz Malinovski’nin lafları da havada
kalıyor. Malinovski şöyle demiş: “Eğer yönetim doğru
olanı yapamayacaksa, Kongre yapabilir ve yapacak… Prens’in (M. bin
Selman) yüzündeki pişkin tebessümü sökebiliriz…” İşte
bu, laf-u güzaftan öte bir şey değil. Kongre’nin böyle bir şey
yapacağı yok. Sadece iyi polis-kötü polis rolünü oynayabilir. Bu da
Başkan Trump ve ekibinin Suud Krallığı üzerindeki baskısını
güçlendirmeye yarar. Sonuçta biraz daha fazla para koparılabilir!
ABD diğer taraftan İran tehdidini sopa gibi gösterip
Suud yönetimini istediği istikamete sevk edecek.
Nitekim Dışişleri Bakanı Pompeo, hâlen Körfez
ülkeleri turunda. Ürdün, Irak ve Mısır ile birlikte beş Körfez
ülkesini de yönlendirerek; Bölge’de evvela İsrail’in
menfaatlerini garanti altına almak, sonra da İran’ın yayılmacı
politikalarını gemlemek için altyapı oluşturmaya
çalışıyor. Amerika bunu ne ölçüde başarabilir,
bekleyip göreceğiz. Daha dar ölçekli başka teşebbüsler de var. Biri
de şudur; S. Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve
İsrail’den müteşekkil yeni bir eksen oluşturmak. Burada İsrail
şimdilik perde gerisinde… Yavaş yavaş gün yüzüne çıkarılacak. Bunun
ucu da Körfez’in en uzak kıyısından gösterildi. Umman’dan…
Diğerleri bu ülke ile açıktan ilişki kurmayı henüz göze alamıyor.
Ya ne yapıyor? Gizli kapaklı şekilde… Daha ziyade BAE üzerinden ve
istihbarat mekanizmaları marifetiyle, birtakım kirli tezgâhlar
kuruluyor.
Medya organlarında dolaşan bilgilere göre, adı geçen dört
ülkenin istihbaratçıları bir araya gelmiş ve bu toplantıda;
Suriye’de, İran’dan daha çok Türkiye tehlikesine dikkat çekilmiş…
Tehlike derken, siz Türkiye’nin bölgede giderek artan ağırlığını
anlayınız. Onun için de ilk iş olarak, Beşar Esad’ı İran’ın
boyunduruğundan kurtarmak üzere, Suriye’nin askıda olan Arap
Birliği Teşkilatı üyeliğini yeniden işler hâle getirmek noktasında
görüş birliğine varılmış. Bunun adımlarından biri
olarak Esad’ın İstihbarat Başkanı Ali Memluk, Mısır’da
Sisi tarafından ağırlandı… Velhasıl küresel
güçlerin kurguladığı Orta Doğu’daki asırlık ayak
oyunları sürüyor. Prens bin Selman da bu oyunun bir
piyonu olarak gülümsemeye devam eder!