Tarihin en kanlı ve en zalim rejimlerinden biri, artık son demlerini yaşıyor… 1963’lerde mezhepçilik temeli üzerine inşa edilen, 1970 yılından beri milyonlarca insanın kanıyla beslenerek süren rejim çöküyor.
Evet, zalimlikte babasıyla yarışan Beşar Esad, döktüğü kanların içinde boğuluyor nihayet… Babasının otuz sene içinde katlettiği on binlerce insanın ahı yerdeyken; Beşar, on dört sene zarfında yüz binlerce kişiyi hunharca öldürerek onu katbekat geride bıraktı. Velakin bir hususu hemen hatırlatalım: Oğul Esad’ın bu derece zulüm ve katliam yapması salt kendi gücüyle olmadı. Amerika-İngiltere; daha doğrusu bütün Avrupa, Rusya ve elbette İran, şeksiz şüphesiz bu zulmün ortağıdır!.. 1963 darbesiyle birlikte, Baas Partisinin Suriye yönetimi içinde güç kazanmaya başlaması (Kurulan Ulusal Devrim Komuta Konseyi ‘UDDK’ 12 Baasçı ve 8 Nasırcı üyeye sahipti. Daha sonraki yıllarda Nasırcılar tasfiye edilecekti…) bir dönüm noktası oldu. Bu tarihlerden itibaren ordu içinde Nusayri (Arap Alevisi), İsmailî ve Dürzi (toplam nüfusun yalnızca yüzde 12’si) bilhassa ordunun kritik mevkilerine...