Birinci Dünya Savaşının Batı
Cephesinde sona ermesinin yüzüncü yıl dönümü münasebetiyle, bazı
ülkelerin liderleri Fransa’da bir araya geldi. Barış konuşmaları
vs. yapıldı. Peki, savaş gerçekten bitti mi?
Keşke savaş bitmiş olsaydı ve
keşke ateş ve kan durmuş olsaydı… Ama nerdeee!.. Dünya kurulalı
beri çatışma ve savaşlar aralıksız devam ediyor ve edeceğinden de
kimsenin maalesef şüphesi yok. Fransa’nın başkenti Paris’te bir
araya gelen devlet adamlarının, dostluk ve barış nutukları sadece
retorikti. Yani gerçeği yansıtmayan parlak laflardı. Gerçek yani
reelpolitik ise her devletin açık tavrı ve gizli hesapları idi… Her
devlet, kendi güç ve etkisine göre; bulunduğu coğrafi bölgeye ve
eğer küresel güç kapasitesine sahipse,
dünyaya “nizamat” verme hedefini
kovalıyor. Nitekim Donald Trump ülkesine döner dönmez bu niyetini
attığı Twitter mesajı ile bir kere daha ilan etmedi mi? Ne
diyor? ABD başka ülkelerin güvenliği için çok para
harcıyor. Zengin devletler (Herhâlde en başta Almanya’yı
kastediyor…) kendi savunmaları için daha çok harcama yapmalı,
ticaret adil şartlarda olmalı. Vs. vs... Aslında bunu
ilk defa söylemiyor. Daha önce de Almanya’nın ismini açıkça
telaffuz ederek benzer şeyleri dile getirmişti. Yalnız şu sorunun
cevabını da birileri vermeli; Amerika yaptığı harcamalardan kat kat
fazlasını ilgili ülkelerden bir şekilde almıyor mu? Mesela Suudi
Arabistan dediğinizi duyar gibiyim. Kimse kimsenin kara kaşı, kara
gözü için bir kuruş dahi harcamaz. Hele hele sömürgeci Batılı
güçler bunu hiç yapmaz. Onlar kaşıkla verse, kepçeyle mutlaka geri
alırlar. Hatta kepçe de yetmez, kazandakinin tamamını almak
isterler. İki dünya savaşının çıkış sebebi başka ne idi ki? Bakınız
çok tekrarlanan bir klişe laf vardır; I. Dünya
Harbinde Osmanlı Devleti yıkıldı, ama cenaze töreni yüzyıldır devam
ediyor!.. Bir türlü Osmanlı sonrasını düzene
koyamıyorlar. I. ve II. Dünya Savaşından sonra, Balkanlarda, Doğu
ve Batı Avrupa’da sınırlar, bazı istisnalar dışında, eski hâline
getirildi. Peki, Orta Doğu’da öyle midir?
Emperyalist güçler, I. Dünya
Savaşına girerken yaptıkları hesapları harbin sonuna kadar birkaç
kere değiştirdiler. Esas paylaşım kavgası Orta Doğu coğrafyasında
cereyan ediyordu. 1916’da Arapları Osmanlıya karşı kışkırtan
İngilizler, onlara yekpare bir Arap Devleti ve halifelik sözü
verirken, aslında Sykes-Picot Anlaşmasıyla bu toprakları Fransa ile
bölüşüyordu… Esasen Fransa ile on yıl devam edecek bu paylaşım
mücadelesinde, müttefikine de birkaç kez kazık atacaktı! 1917
yılında ise, İsrail devletini Bölgenin bağrına bir hançer gibi
saplamak için Balfour Deklarasyonunu yayınlayacaktı. Cemiyet-i
Akvam’ın ana sözleşmesine Mandacılık sistemini sokarak, bu
toprakları, yani Filistin, Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün’ü ve
Körfez ülkelerini yönetmeye, sömürmeye devam edeceklerdi…
Dolayısıyla savaş bitmemeliydi, bitmeyecekti de… Filistin’de,
Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de savaş bitti mi? Biter mi?
Batılı güçler, Orta Doğu’yu kontrol altında tutup enerji
kaynaklarını yönetmek (Aslan paylarını kendi tarafına almak..) ve
İsrail’in menfaatlerini sıkı sıkıya korumak için, sebep olsun veya
olmasın mutlaka yeni savaşlar çıkmalı, mevcut savaşlar da devam
ettirilmeliydi!.. Öyle oluyor zaten.
Fakat emperyalist güçler, savaşı
kışkırttıkça ve öngöremedikleri yeni durumlarla karşı karşıya
geliyorlar. 1948’de kurulan İsrail, ABD ve Avrupa’nın
desteğiyle Filistinlileri topraklarından sürdü. Ürdün’e giden yüz
binlerce Filistinli, silah zoruyla buradan Lübnan’a kovuldu.
İsrail, direnişe geçen Filistinlileri sıkıştırmak için Güney
Lübnan’ı işgal etti… Ama peşinden hiç beklemediği bir dirençle
karşılaştı. Hizbullah teşkilatı. Şimdilerde ABD, İran’a karşı
bölgesel bir direnç teşkil etmek için "Arap
NATO’su" diye bir projeyi ısıtıyor. Suudi Arabistan
öncülüğünde, Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün bu sözde teşkilata
katılacak, İsrail de uzaktan destek verecek!.. İsrail şu sıralarda
Körfez ülkeleri ile çok sıkı fıkı hâlde. Mesela son birkaç hafta
içinde Netanyahu ve akabinde üç bakan ayrı ayrı Umman’ı ziyaret
etti. Besbelli bir şeyler pişiriliyor. Bakalım ne çıkacak? Peki,
Amerikan ambargosu İran’ı dize getirebilir mi? 1979’dan beri, hayli
zorlasa da dize getiremedi. Bakınız İran Hizbullah üzerinden
Lübnan’da etki sahibi. İsrail bundan çok rahatsız! ABD Irak’ı işgal
edip Saddam Hüseyin’i devirdi. Lakin bugün ülkede İran nüfuzu
ABD’den daha fazla… S. Arabistan Irak ve Suriye’deki İran varlığı
ve ağırlığından fena hâlde rahatsız. Ama daha da fenası, S.
Arabistan; İran’ın Yemen üzerinden kendisine karşı yaptığı hamleden
fazlasıyla sıkıntılı. Amerikan desteği de bu sıkıntıyı izale
edemiyor. Trump yönetimi, Suudlara kestiği silah bedeli çeklerinin
rakamını ha bire yükseltiyor. Ne var ki, paraları ödemekte zorlanan
Suudi Rejimi giderek buhrana sürükleniyor…
Netice olarak kimse kendini
kandırmasın. Savaş bitmedi, bitmez
de. Herkes hesabını ona göre yapmak
durumunda!