Türkiye, aslında Suriyelilere karşı dersini mükemmel biçimde çalıştı… Bu meselede, Türkiye kadar başarılı örnek olacak ikinci bir ülke de mevcut değil. Hâl böyle iken, gazetemizin dünkü manşetinde yer alan ‘DERSİMİZ SURİYELİLER’ ne anlama geliyor? Veya neden böyle bir derse ihtiyaç hâsıl oldu? Daha doğrusu Suriye ve sığınmacı meselesinin uç vermesinden sekiz sene sonra, üstelik bu konuda ülkemizin ortaya koyduğu başarı; dost düşman herkes tarafından açıkça veya dolaylı biçimde kabul ve teslim edilmişken, ne oldu da böyle bir “ders çalışma” veyahut gerçekleri anlatabilmek uğruna seferber olma gereği doğdu? Evet, bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir demişler… Yani herhangi bir konuda dedikoduların alıp başını gitmesi ve aslı astarı olmayan yalan dolan bilgilerin ortalığı doldurması, böylelikle insanların zihin ifsadına uğratılması, o olayın bilfiil gerçekleşmiş olmasından daha kötüdür!.. Maalesef böyle bir durumla karşı karşıyayız. Tarihin kaydettiği en büyük katliam, işkence, sürgün ve akla hayale gelmedik zulümlerini icra eden Suriye’deki korkunç rejimin, yerinden yurdundan söküp attığı milyonlarca insan söz konusu. Canını kurtarmak için her şeyini geride bırakıp kaçmak zorunda kalan, dört milyonu aşkın insana kucak açan Türkiye cumhuriyeti devleti ve halkı, neredeyse bazı şerirler tarafından tam tersi bir kimlikle takdim edilecek…