Suud tahtının
sallanması deprem sebebiyle değil. Ama daha fazlası… Riyad’da
muhtemel bir siyasi deprem, her şeyi altüst edebilir. Kral
Selman’ın en yakın koruması olan general ortadan
kaldırıldı!..
Suudi Arabistan Veliaht Prensi bin Selman’ın iktidar yolu
engellerle dolu… Hâlihazırda fiilen yönettiği ülkeyi, tahta çıkarak
resmen ve tartışmasız biçimde bütün ipleri eline alabilmek için
fena hâlde temizlik yapıyor. Selman’ın veliaht yapılmasıyla
başlayan olaylar zinciri yeni yeni halkalarla çok enteresan bir
seyir izliyor. Aslında Kral Selman’ın tahta oturmasıyla başlayan bu
garip olaylar silsilesi, babasının ölümüyle yerine geçen en büyük
ağabeyi Suud bin Abdülaziz’in 1960’lı yılların başında yaptığı
şeylere benziyor… O da tıpkı kendisi gibi, çocuklarını en önemli
devlet görevlerine tayin ediyor ve de ta o zamanda, saltanat için
kendi çocuklarına yol açmaya çalışmıştı. Ancak Kraliyet ailesinin
diğer fertleri buna şiddetle karşı çıkmıştı. Netice olarak Kral
Suud, çok fazla müsrif davrandığı (Kendisi eğlenceye çok düşkün
biriydi…) ve devleti gerektiği gibi yönetemediği gerekçesiyle
tahttan indirilmiş, yerine kardeşi Faysal geçmişti… Kral Selman
hayli ileri yaşta ve ciddi sağlık problemleriyle birlikte oturdu.
Çok geçmeden, veliaht prens Muhammed bin Naif’i azlederek, yerine
oğlu Selman’ı tayin etti. (Ne gariptir ki, M. Bin Naif’in babası da
veliaht olduğu halde, tahta oturamadan ölmüştü…) Veliaht M. bin
Selman işe çok hızlı başladı. 2017 Kasım ayında, kendisiyle barışık
olmadıkları anlaşılan tam 11 prensi, dört eski bakanı ve otuz kadar
iş adamını sorgusuz sualsiz tevkif ettirerek bir otelde hapis
tuttu… Bu şahısların her biri daha sonra çok ciddi fidyeler
ödeyerek kurtulabildi. Bu arada bir prens de tutukluyken hayatını
kaybetti. Kısacası M. bin Selman iktidar yolunda diken gibi görünen
herkesi, bertaraf etmekte kararlı. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın
başına gelenleri biliyorsunuz…
Son olarak babasının en yakın koruması ve bir yerde sırdaşı
olan Tümgeneral Abdülaziz bin Beddah el Fağım’ı azlettirdi. Azilden
kısa bir süre sonra da esrarengiz bir şekilde el Fağım öldürüldü.
Öldüren kişi olarak yine el Fağım’ın arkadaşı olan Memduh el Ali
ilan edildi. Ancak el Ali de hemen olay yerinde katledilerek
susturuldu… Hadise her yönüyle muamma… Maktül el Fağım, Cidde’de
arkadaşı olan Turkî es-Sebsî’nin evine gidiyor. Anlatılanlara göre
diğer arkadaş katil el Ali de orada imiş… Tartışma çıkıyor ve el
Ali, el Fağım ile Es-Sebsî’yi ve evdeki Filipinli bir hizmetçiyi
vuruyor… Derken güvenlik görevlileri de saha temizliği yaparken beş
yaralı veriyor!.. Şimdi Suudi Arabistan’da yaşayıp da kendini
güvende hisseden kaç kişi vardır acaba? Nitekim daha önce de Kral
Selman, veliaht oğlundan gelebilecek bir tehlikeye karşı, ona yakın
bildiği bütün korumaları değiştirmişti. Düşünebiliyor musunuz Kral
ile veliaht oğlu arasındaki güven duygusunu!.. M. bin Selman yaşlı
ve hasta babasından habersiz çok önemli işler çeviriyor. Geçtiğimiz
şubat ayında, Washington büyükelçisi olan en genç kardeşi Halid bin
Selman’ı Savunma Bakan Yardımcısı yaparak, kendi yedeğine aldı.
Yakın zamanda da, M. bin Selman’ın büyük kardeşi olan Abdülaziz,
Enerji Bakanlığına getirildi. Bu tayinde Kral baba mı yoksa veliaht
olan kardeş mi daha çok rol oynadı, belli değil… Belli olan şu;
Selman ve çocuklarının Suud tahtındaki konumu, hâlen bütün
ipler ellerinde olmasına rağmen, hiç de güvende değil. Bu son
suikast galiba her şeyin tuzu biberi oldu. Bakalım Kral Selman
nasıl bir tepki verecek veya verebilecek mi?
Bahse konu cinayetin, tam da Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin
yıl dönümünde ve dünya medyasında hadisenin yeniden tartışılması
sırasında vukua gelmesi çok dikkat çekici. Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Washington Post gazetesine yazdığı makalede, Kaşıkçı cinayetini, 11
Eylül saldırısından sonra, 21 Yüzyılın en büyük ve en tartışmalı
olayı olarak değerlendirdi. Erdoğan devamla şunu
ekledi; “Zira 11 Eylül’den beri hiçbir olay,
uluslararası düzeni bu denli tehdit etmemiş ve dünyanın kabul
ettiği kurallara meydan okumamıştır…” dedi,
Türkiye’nin Cemal Kaşıkçı'nın katillerinin bulunması ve
yargılanması, dolayısıyla adaletin tecelli etmesi için çalışmaya
devam edeceğini teyit etti. Tabiatıyla S. Arabistan bu tavırdan çok
rahatsız. O sebepledir ki, kısa bir müddet önce Suudi Dışişleri
Bakanı İbrahim bin Abdülaziz, Kıbrıs Rum Yönetimini ziyaret ederek,
açık destek verdi. S. Arabistan Güney Kıbrıs’a da ilk defa daimi
bir büyükelçi tayin etti. Rum Bakan Hritodulidis de, ortak basın
toplantısında, Türkiye’ye karşı S. Arabistan desteğini almış
olmaktan dolayı memnuniyetini açıkladı…
Evet, S. Arabistan tahtı, hayli dalgalı sularda sallanıp sağa
sola savruluyor. Ve bu durum pek de hayra alamet değil!..
Suudi Arabistan Veliaht Prensi bin Selman’ın iktidar yolu
engellerle dolu… Hâlihazırda fiilen yönettiği ülkeyi, tahta çıkarak
resmen ve tartışmasız biçimde bütün ipleri eline alabilmek için
fena hâlde temizlik yapıyor. Selman’ın veliaht yapılmasıyla
başlayan olaylar zinciri yeni yeni halkalarla çok enteresan bir
seyir izliyor. Aslında Kral Selman’ın tahta oturmasıyla başlayan bu
garip olaylar silsilesi, babasının ölümüyle yerine geçen en büyük
ağabeyi Suud bin Abdülaziz’in 1960’lı yılların başında yaptığı
şeylere benziyor… O da tıpkı kendisi gibi, çocuklarını en önemli
devlet görevlerine tayin ediyor ve de ta o zamanda, saltanat için
kendi çocuklarına yol açmaya çalışmıştı. Ancak Kraliyet ailesinin
diğer fertleri buna şiddetle karşı çıkmıştı. Netice olarak Kral
Suud, çok fazla müsrif davrandığı (Kendisi eğlenceye çok düşkün
biriydi…) ve devleti gerektiği gibi yönetemediği gerekçesiyle
tahttan indirilmiş, yerine kardeşi Faysal geçmişti… Kral Selman
hayli ileri yaşta ve ciddi sağlık problemleriyle birlikte oturdu.
Çok geçmeden, veliaht prens Muhammed bin Naif’i azlederek, yerine
oğlu Selman’ı tayin etti. (Ne gariptir ki, M. Bin Naif’in babası da
veliaht olduğu halde, tahta oturamadan ölmüştü…) Veliaht M. bin
Selman işe çok hızlı başladı. 2017 Kasım ayında, kendisiyle barışık
olmadıkları anlaşılan tam 11 prensi, dört eski bakanı ve otuz kadar
iş adamını sorgusuz sualsiz tevkif ettirerek bir otelde hapis
tuttu… Bu şahısların her biri daha sonra çok ciddi fidyeler
ödeyerek kurtulabildi. Bu arada bir prens de tutukluyken hayatını
kaybetti. Kısacası M. bin Selman iktidar yolunda diken gibi görünen
herkesi, bertaraf etmekte kararlı. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın
başına gelenleri biliyorsunuz…
Son olarak babasının en yakın koruması ve bir yerde sırdaşı
olan Tümgeneral Abdülaziz bin Beddah el Fağım’ı azlettirdi. Azilden
kısa bir süre sonra da esrarengiz bir şekilde el Fağım öldürüldü.
Öldüren kişi olarak yine el Fağım’ın arkadaşı olan Memduh el Ali
ilan edildi. Ancak el Ali de hemen olay yerinde katledilerek
susturuldu… Hadise her yönüyle muamma… Maktül el Fağım, Cidde’de
arkadaşı olan Turkî es-Sebsî’nin evine gidiyor. Anlatılanlara göre
diğer arkadaş katil el Ali de orada imiş… Tartışma çıkıyor ve el
Ali, el Fağım ile Es-Sebsî’yi ve evdeki Filipinli bir hizmetçiyi
vuruyor… Derken güvenlik görevlileri de saha temizliği yaparken beş
yaralı veriyor!.. Şimdi Suudi Arabistan’da yaşayıp da kendini
güvende hisseden kaç kişi vardır acaba? Nitekim daha önce de Kral
Selman, veliaht oğlundan gelebilecek bir tehlikeye karşı, ona yakın
bildiği bütün korumaları değiştirmişti. Düşünebiliyor musunuz Kral
ile veliaht oğlu arasındaki güven duygusunu!.. M. bin Selman yaşlı
ve hasta babasından habersiz çok önemli işler çeviriyor. Geçtiğimiz
şubat ayında, Washington büyükelçisi olan en genç kardeşi Halid bin
Selman’ı Savunma Bakan Yardımcısı yaparak, kendi yedeğine aldı.
Yakın zamanda da, M. bin Selman’ın büyük kardeşi olan Abdülaziz,
Enerji Bakanlığına getirildi. Bu tayinde Kral baba mı yoksa veliaht
olan kardeş mi daha çok rol oynadı, belli değil… Belli olan şu;
Selman ve çocuklarının Suud tahtındaki konumu, hâlen bütün
ipler ellerinde olmasına rağmen, hiç de güvende değil. Bu son
suikast galiba her şeyin tuzu biberi oldu. Bakalım Kral Selman
nasıl bir tepki verecek veya verebilecek mi?