Millî birlik ve bütünlüğümüze, ulusal güvenliğimize,
istikbalimize yönelen; “terör” diye tanımlanan, ciddi bir tehdit
ile karşı karşıyayız. İçeriden ve dışarıdan, özellikle dışarıdan
büyük destek gören bu püsküllü bela ile en iyi mücadele şekli,
topyekûn seferberliktir…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün, teröre karşı seferberlik çağrısında
bulunmasının ülke içinde ve dışında geniş yankıları oldu. Bu
yankıların epey devam edeceğini söyleyebiliriz. Daha önce de
çeşitli zamanlarda ve çeşitli kademelerde siyasiler tarafından buna
benzer çağrılar seslendirildi. Bu çağrının muhalif çevrelerde çok
farklı yorumlanacağını ve esas bağlamından koparılarak
saptırılacağını biliyoruz. Ama önemli değil. Önemli değil, çünkü
teröre karşı doğru safta durmayan malum çevreler, her fırsatta
Türkiye aleyhine fitne kazanını kaynatmak üzere tetikte bekliyor.
Son günlerde Ankara ve İstanbul’da peş peşe vuku bulan bombalı
intihar saldırılarının akabinde, özellikle sosyal medyayı mesken
tutmuş kimi baykuşların, ne denli tezvirat ve yalanlarla toplumun
moralini bozmaya çalıştığını, âdeta “beşinci kol faaliyeti” ile
devlet ve millete karşı küstahça bir tavır sürdürdüğünü hep beraber
gördük. Âdeta “Mankurt” hâline getirilmiş intihar bombacılarının,
insanlara verdiği fiziki tahribattan daha derin bir yıkım için, şer
odaklarının uşakları hummalı bir faaliyet içine girmiş durumda.
Bunların körüklediği fitne ateşi, ancak millî birlik ve bütünlük
içinde bir seferberlikle söndürülebilir.