Gün geçmiyor ki, Avrupa’nın değişik bir ülkesinden Türkiye’nin
canını sıkacak siyasi veya ekonomik hamleler gelmesin… Son olarak,
perişan hâline bakmayan Bulgaristan da bu kervana katıldı.
16 Nisan Referandumuna sadece üç hafta kalmışken, Türkiye’nin âdeta
bir kıskaç durumuyla karşı karşıya geldiğini görüyoruz… Yalnızca
son bir iki haftada cereyan eden hadiselere baktığımızda, aylara
değil; ancak yıllara sığabilecek önemli gelişmelerin hayret verici
biçimde peş peşe yaşandığını müşahede ediyoruz. 15 Temmuz ihanet
kalkışması sırasında ve sonrasında “Dost ve müttefik” olarak
tanımladığımız; Batı Dünyasının sergilediği ikiyüzlülük,
ilişkilerin soğumasında ve gerilmesinde önemli rol oynamıştı. Zira
Türkiye’nin ısrarlı taleplerine rağmen, Amerika; 1999 yılından beri
büyük bir konfor içinde barındırdığı ve her türlü yasa dışı
faaliyetine ortam ve imkân sağladığı FETÖ elebaşını, iade etmedi.
An itibarıyla da, bu yönde herhangi bir adım atmış değil. Diğer
taraftan Almanya, darbe teşebbüsünde fiilen yer alan ve FETÖ ile
doğrudan iltisaklı bulunan, haklarında arama ve yakalama kararı
olan çok sayıda eski subay; polis, istihbarat görevlisi veya
devletin önemli kurumlarında çalışmış onlarca, belki yüzlerce kaçak
memuru ülkesinde barındırıyor. Sadece barındırmakla da kalmıyor, bu
terör örgütü mensuplarına her türlü yardım ve himayeyi sağladığı da
gün gibi ortada.