CHP referandum sonuçlarını hazmetmekte zorlanıyor. 16 Nisan
akşamından beri kendince bazı adımlar atmaya çalışıyor. Ancak şu
ana kadar başvurduğu yollardan netice alması mümkün değil.
Kaybeden tarafta olmak zor iş… Her ne kadar yüzde 48,6'lık bir
sonuç ve başa baş gibi görülebilecek bir yarışın öncülüğünü yapmış
olsa da, CHP Yönetimi; bu defa başarma ümidiyle girdiği
referandumda istediğini yine elde edememiş olmanın sıkıntısını
yaşıyor. Şimdiye kadar parti olarak vatandaş nezdinde yüzde 30
bandına bile doğru dürüst yaklaşamamış olan CHP, 2014’teki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, MHP ile girdiği ittifakta da ancak %
38’i bulabilmişti. Bu defa MHP yerine resmî olmasa da, HDP ile
zımnen kurulan ittifak ve diğer kesimlerden gelen oylarla %48,6
sonucuna ulaştı. Bu sonuç siyaseten CHP’yi ileriye yönelik hedefler
konusunda umutlandırmış olabilir… Ancak şu ana kadar bu zeminde,
yani %48 ve üstünü kalıcı kılacak bir istikamette safları
sıklaştırmak yerine, doğrudan referandumun sonuçlarını hedef alıp
bu yolla halk oylamasına gölge düşürmeye çalışıyor. 16 Nisan günü
mühürsüz zarf ve oy pusulalarıyla ilgili olarak başlattığı itiraz
maratonunda şu ana kadar dişe dokunur bir sonuç alamadı. Bundan
sonra alması da doğrusu çok zor görünüyor!.. Seçim süreçlerinde oy
sayımlarına yapılan itiraz sürecini de kullanan CHP, 16 Nisan
akşamı açıklanan gayriresmî sonucun önceki gün itibarıyla
resmîleşmesi ve böylece anayasa değişikliğinin resmen ve fiilen
hayata geçmiş olması karşısında bundan sonra neler yapabilir veya
yapmak isteyebilir?
Öncelikle iç hukuk yolları açısından, CHP hemen hemen bütün
kapıları çaldı veya çalmaya yeltendi denebilir. Seçim ve
halkoylaması ülkemizde YSK’nın kontrolünde yapılır. Dolayısıyla son
sözü söyleme yetkisi de YSK’dadır. Ve verdiği kararlar da yargı
kararıdır. Buna rağmen CHP, kendi yorumuyla YSK’nın mühürsüz
zarflar için verdiği kararı bir idari işlem gibi telakki edip,
bunun iptali için Danıştay’a başvurdu. Böyle bir şey belki de
ülkemizde ilk defa cereyan ediyordu. Beklendiği gibi Danıştay bu
başvuruyu reddetti. Hatta bu başvurunun reddine dair, bir karar
almanın dahi gereksiz olduğunu; zira YSK kararı bir yargı kararı
olduğu için, Danıştay’ın bunun üzerinde bir denetim yetkisi
bulunmuyordu… Ama CHP sonuç alamayacağını bile bile birkaç gün
siyaseten konuşulacak bir hareket yapmayı tercih etmişti. Aynı şeyi
pekâlâ Anayasa Mahkemesi için de yapabilirdi. Fakat AYM tarafından
daha önce verilmiş olan bazı kararlar ve Başkan Zühtü Aslan’ın
yaptığı ön açıklamalar sebebiyle, bu adım atılmadı. CHP şimdi iç
hukuk yollarını tüketmiş olmanın sonucunda, meseleyi uluslararası
platformlara taşımaya çalışıyor. Hatta bunun ilk adımını münferit
olarak, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam attı bile. Çam, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı kişisel