NATO zirvesinde yaşanan
gelişmeler konusunda, muhalefet cenahı her zamanki gibi pür
olumsuzluk pompaladı… Objektiflik adına, en azından kısmi bir
başarıdan bahsedebilirlerdi. Ama o kadarını dahi
yapamadılar!
Madrid Zirvesi birçok bakımdan
dönüm noktası mahiyetinde… 1991’de Sovyetler Birliği dağıldığında,
“Kızılordu” kavramından mülhem olarak, (Bundan
böyle NATO’nun düşman renginin kırmızı olmayacağı) ifade edilmişti.
Bir taraftan NATO’nun misyonsuz kalmaması için yeni düşman
aranırken, diğer taraftan da, Rusya’yla barış köprüleri kurmak için
formül aranıyordu. “Barış İçin Ortaklık”
açılımıyla bu sağlanmaya çalışılmıştı ve daha on sene öncesine
kadar, Rusya NATO nazarında “ORTAK” olarak
değerlendiriliyordu. Ama artık tam tersi bir durum söz konusu.
NATO’nun 2030 stratejik konseptinde, Rusya “en önemli
tehdit unsuru” tanımıyla HASIM konumunda. Böylece alttan
alta devam eden rekabetle, zaten gerçekte ortaklığın hiç işlemediği
bir süreç, böylece kâğıt üstünde de bitmiş oluyor… Bu yeni
konseptte Çin de...