Türkiye’nin birçok şehrinde, termometre gölgede 40 derecenin
üstüne çıkıyor. İnsanlar serinleyebilecek bir yer bulmaya
çalışıyor. Mevsim sıcaklığı geçici… Fakat bölgesel hararet kalıcı
ve yakıcı!..
Yazının başlığı, Paul Newman’ın başrolde oynadığı 1958 yapımı filmi
(The Long Hot Summer) hatırlatıyorsa da, konumuz o değil. Her ne
kadar 1970’li yılların sonunda, o filmin dizi versiyonu TRT’de
“Cehennem Sıcağında” adıyla oynatılmış ve Ben Quick tiplemesi; Türk
seyircisinin epeyce ilgisini çekmiş ise de, Missisipi’nin küçük bir
kasabasındaki çiftlikte geçen macera, Bölgemizi yakıp kavuran
hadiseler kadar sıcak olamazdı! Dahası ne kadar uzun olursa olsun,
mevsim sıcağı neticede geçicidir. Bir ay, bilemediniz iki - üç ay
sonra hava şartları normale dönecektir. Şu günlerde, memleketimizin
birçok yerinde termometre gölgede bile 40 derecenin üstünü
gösteriyor olmakla birlikte, bu duruma katlanmak mümkün. Fakat ne
yazık ki, Orta Doğu Bölgesini âdeta cehenneme çeviren yakıcı
hadiseler, geçici değil kalıcı!.. Evet, Ramazan Bayramı’nın hemen
ertesinde bastıran sıcaklar, insanları bunaltıyor. Medya
organlarında, serinlemeye çalışan insanların çeşitli arayışlarıyla
birlikte, eriyen asfalt görüntüleri dönüp duruyor. Ama bunların
hiçbiri Yemen’de koleranın pençesinde kıvranan çocukların durumu,
Suriye’de ve Irak’ta tepelerine bomba yağan insanların çaresizliği
ile mukayese edilemez değil mi? Öyleyse hâlimize şükredelim ve bu
sıcaklıkları da fazla mesele yapmayalım. Kaldı ki, terlemek insan
vücudu için faydalı bir şey…