31 Mart mahallî seçimleri
için dün önemli bir gündü. Seçime katılacak partiler, ittifakların
şekillendirdiği (burası çok mühim) aday listelerini Yüksek Seçim
Kuruluna teslim etti. Artık geri dönüş yok…
Adaylık süreci resmen tamamlandı
ve yarış başladı. Şimdi merak edilen şu: Nasıl bir yarış olacak?
Tosbağa ile tavşan arasındaki darb-ı mesel gibi olmayacak şüphesiz.
Bu yarışta her aday hem tavşan gibi hızlı hem tosbağa gibi kararlı
ve sabırlı olmaya çalışacak. Ve bunu en iyi yapanlar da ipi
göğüsleyecek. Zira bugünden sonra sadece ölüm, çekilme veya
inceleme sürecinde, YSK’dan çıkabilecek iptal kararları dışında,
artık bütün adayların yeri kesinleştiğine göre, yarış şartları
konusunda da bir itiraz hakları olmayacak. Adaylar bu noktaya kolay
gelmediler… Çünkü aday belirleme süreci bütün partiler için az veya
çok sancılı geçti. Bazı partilerde bu sancılar nispeten sessiz
sedasız biçimde geçiştirildi. “Kol kırılır, yen içinde
kalır” halk deyişini hatırlatır şekilde suhûletle bir
sonuca bağlandı. Bu sonuca bağlama herkesin içine tam olarak
sinmese de, rakiplere koz vermeyelim anlayışı içinde fedakârlık
gösterildi. Buna rağmen fedakârlık göstermek istemeyenlere de bir
şekilde bu mecburiyet hissettirildi ve sonuç kabul ettirildi. Bazı
partilerde ise, işler sessiz sedasız hâl yoluna konulamadı… Ayrıca
parti ismi vermeye gerek var mı acaba?! Siz anladınız, ama adresi
tam olarak belirlemede fayda var. CHP’deki şiddetli sancılar,
esasen seçim yarışında iddiası olmayan DSP’de yeni doğumlara yol
açtı ve onu da son anda havaya sokuverdi! İstanbul Şişli’de Mustafa
Sarıgül’ün açtığı kapıdan girenlerin sayısı hayli fazla… Tekirdağ
gibi CHP’nin kalesi sayılan il ve ilçelerde bu son transferler
sandık sonuçlarını dramatik bir biçimde etkileyebilir ve çok farklı
sonuçlar çıkabilir.
Elbette CHP yönetimi kararlarını
verirken, bağıra bağıra geliyorum diyen bu durumu da öngörmüştür ve
herhâlde hesaba da katmıştır. Ancak son günde bile çekilmeler ve
istifalar devam ettiğine göre, yönetimin tahminlerinin ötesinde,
sıkıntılı bir durum söz konusu olsa gerek… Daha önce bu köşede dile
getirmiştik. Partilerin kâğıt üstünde adayları belirlemelerinden
daha önemlisi, o adayların tabanda ve parti teşkilatında nasıl
karşılanacağı önemli. Şayet teşkilat ve taban o adayı içine
sindirememişse, istekli biçimde çalışmaz hatta belki hiç çalışmaz.
Böyle olunca da neticenin nasıl olacağı bellidir. Gaziantep
Şahinbey ilçesinin belediye başkan adayı Sezgin Sönmez
teşkilattan elektrik alamadım diye adaylıktan çekilmiş… İşte size
canlı ve müşahhas bir örnek… Aynı şekilde Zonguldak Çaycuma İlçesi
Belediye Başkan adayı Bülent Kantarcı, Belediye Meclis üyelikleri
için yaptığı listenin reddedilmesi üzerine durumu protesto edip
istifa etmiş. Karacabey İlçesi Yönetim Kurulu da toptan istifasını
vermiş ve 31 Mart’tan sonra kapsamlı bir açıklama yapacaklarını
duyurmuş… İki gün önce CHP’den ayrılıp DSP’ye geçen Avcılar
Belediye Başkanı Handan Toprak Benli ve görevden el çektirilmiş
olan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın istifasını da
kısaca hatırlatalım. Bu gelişmeler CHP’nin İstanbul’da daha önce
kazanmış olduğu bazı ilçeleri kaybedeceği veya en azından
kazanmakta çok zorlanacağı anlamına geliyor.
Gelinen noktada belki de en fazla
üzerinde durulması gereken husus ittifakların son durumudur. Çünkü
31 Mart seçimlerinin sonuçlarını belirleyecek asıl etken
ittifaklardır. AK Parti ile MHP arasındaki Cumhur İttifakı, günden
güne genişliyor ve pekişiyor… Daha önce 30 Büyükşehir ve bazı il
belediyeleri için yapılan ittifakın çerçevesi son günlerde hayli
genişletildi. Gelen bilgilere göre çeşitli açılardan kritik görülen
18 yeni il, ittifak çerçevesine alındı. Iğdır’da AK Parti MHP
adayını destekleyecek. HDP’nin güçlü olduğu Ardahan, Siirt, Muş,
Bitlis’te ve CHP’nin güçlü olduğu Kırklareli, Zonguldak, Çanakkale,
Sinop, Burdur gibi toplam 14 vilayette MHP, AK parti adaylarına
destek verecek… “Millet
İttifakı'ndan” çok önce yola çıkmış bulunan Cumhur
İttifakı, şimdiye kadar hem iş birliğini güçlendirecek adımlar atıp
hem de ittifakın kendisini genişletirken; mesela belediye
meclis üyelikleri için tek listede karar kılarken, karşı tarafta
işler o kadar kolay yürümüyor. CHP ile İyi Parti arasında çeşitli
konularda, sık sık pürüzlerin çıktığı yolunda haberler geliyor. Bu
durum, Millet İttifakı için CHP ve İyi Parti teşkilatlarının ne
kadar istekli çalışacağı konusunda da soru işaretlerine yol açıyor.
Bu arada HDP ile “Millet
İttifakı'nın” ilişkilerine dair spekülasyonların sonu
gelmiyor. Mümkün olduğu kadar örtülü biçimde yürütülmek istenen iş
birliği ister istemez alenileşiyor ve çeşitli tepkilere yol
açıyor…
Özetlersek 31 Mart seçimleri her
iki ittifak ve yarışa katılan bütün partiler için çok zor geçecek.
Yani hiçbir parti adına, çantada keklik durumu
yok!
Adaylık süreci resmen tamamlandı
ve yarış başladı. Şimdi merak edilen şu: Nasıl bir yarış olacak?
Tosbağa ile tavşan arasındaki darb-ı mesel gibi olmayacak şüphesiz.
Bu yarışta her aday hem tavşan gibi hızlı hem tosbağa gibi kararlı
ve sabırlı olmaya çalışacak. Ve bunu en iyi yapanlar da ipi
göğüsleyecek. Zira bugünden sonra sadece ölüm, çekilme veya
inceleme sürecinde, YSK’dan çıkabilecek iptal kararları dışında,
artık bütün adayların yeri kesinleştiğine göre, yarış şartları
konusunda da bir itiraz hakları olmayacak. Adaylar bu noktaya kolay
gelmediler… Çünkü aday belirleme süreci bütün partiler için az veya
çok sancılı geçti. Bazı partilerde bu sancılar nispeten sessiz
sedasız biçimde geçiştirildi. “Kol kırılır, yen içinde
kalır” halk deyişini hatırlatır şekilde suhûletle bir
sonuca bağlandı. Bu sonuca bağlama herkesin içine tam olarak
sinmese de, rakiplere koz vermeyelim anlayışı içinde fedakârlık
gösterildi. Buna rağmen fedakârlık göstermek istemeyenlere de bir
şekilde bu mecburiyet hissettirildi ve sonuç kabul ettirildi. Bazı
partilerde ise, işler sessiz sedasız hâl yoluna konulamadı… Ayrıca
parti ismi vermeye gerek var mı acaba?! Siz anladınız, ama adresi
tam olarak belirlemede fayda var. CHP’deki şiddetli sancılar,
esasen seçim yarışında iddiası olmayan DSP’de yeni doğumlara yol
açtı ve onu da son anda havaya sokuverdi! İstanbul Şişli’de Mustafa
Sarıgül’ün açtığı kapıdan girenlerin sayısı hayli fazla… Tekirdağ
gibi CHP’nin kalesi sayılan il ve ilçelerde bu son transferler
sandık sonuçlarını dramatik bir biçimde etkileyebilir ve çok farklı
sonuçlar çıkabilir.
Elbette CHP yönetimi kararlarını
verirken, bağıra bağıra geliyorum diyen bu durumu da öngörmüştür ve
herhâlde hesaba da katmıştır. Ancak son günde bile çekilmeler ve
istifalar devam ettiğine göre, yönetimin tahminlerinin ötesinde,
sıkıntılı bir durum söz konusu olsa gerek… Daha önce bu köşede dile
getirmiştik. Partilerin kâğıt üstünde adayları belirlemelerinden
daha önemlisi, o adayların tabanda ve parti teşkilatında nasıl
karşılanacağı önemli. Şayet teşkilat ve taban o adayı içine
sindirememişse, istekli biçimde çalışmaz hatta belki hiç çalışmaz.
Böyle olunca da neticenin nasıl olacağı bellidir. Gaziantep
Şahinbey ilçesinin belediye başkan adayı Sezgin Sönmez
teşkilattan elektrik alamadım diye adaylıktan çekilmiş… İşte size
canlı ve müşahhas bir örnek… Aynı şekilde Zonguldak Çaycuma İlçesi
Belediye Başkan adayı Bülent Kantarcı, Belediye Meclis üyelikleri
için yaptığı listenin reddedilmesi üzerine durumu protesto edip
istifa etmiş. Karacabey İlçesi Yönetim Kurulu da toptan istifasını
vermiş ve 31 Mart’tan sonra kapsamlı bir açıklama yapacaklarını
duyurmuş… İki gün önce CHP’den ayrılıp DSP’ye geçen Avcılar
Belediye Başkanı Handan Toprak Benli ve görevden el çektirilmiş
olan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın istifasını da
kısaca hatırlatalım. Bu gelişmeler CHP’nin İstanbul’da daha önce
kazanmış olduğu bazı ilçeleri kaybedeceği veya en azından
kazanmakta çok zorlanacağı anlamına geliyor.