Ben Abdurrahman’ı tanıdığımda Darıca’nın “kederine terkedilmiş” gibi duran sokaklarından birinin en kötü evlerinden birinde, iki odalı bir giriş dairede beş çocuk ve iki kadınla hayata tutunmaya çabalıyordu.
Tekstil atölyesinin insafını öptüğümünün patronu demiş ki “valla burada gördüğün her Suriyeli bin iki yüze çalışıyor. Beğenirsen başla, beğenmezsen işte kapı.”