Yanlış anlaşılmasın. Yangın, sel ya da Afganistan uzmanı değilim. Müslüm Gürses’i, Ankaragücü’nü ve Büyük Türk Şiiri’ni saymazsak herhangi bir uzmanlık alanım da yok. Yine de eksik söylemiş olmayayım. Bir meselenin uzmanı değilken uzmanıymış gibi yapanları tanıyabilen bir uzmanlığım da gelişti seneler içerisinde.
Konuşma, yazma, anlatma fırsatı bulduğunda “bunu bilmiyorum” diyebilmenin erdemi yerine bir anda acayip uzman kesilip “bir tek ben biliyorum” pozuna ilerleyen isimlerden korkuyorum ben artık üstelik.
Korkuyorum, çünkü bilginin değil kanaatin öneme haiz olduğu bir tuhaf çağa geldik dayandık. Herhangi birimizin kanaatini ve/veya sahip olmak istediği kanaati ne şart altında olursa olsun dolaşıma sokabilen “uzmanlar”ın arasında bırakın hakikate olanı, gerçeğe olan sadakatimiz bile tehlike altında, paramparça.