Adnan Oktar için adliye önünde “milyar tane evladım olsa Adnan Oktar’a feda olsun. Kendim dahil, canları ona feda olsun” diyen kadının yüzüne bakarken samimiyetinden bir an olsun şüphe etmedim.
O kadın kendi canını da, olsa milyar tane evladının canını da gözünü kırpmadan Oktar’a feda edebilir.
Adı “kumbaraların efendisi”ne çıkan madrabaz Masum Bayraktar’ın, sağa sola yerleştirttiği “isimsiz sadaka kutuları”nı dağıtan delikanlı bunu yaparken o yapının devamlılığı için para topladığını değil, doğrudan cenneti satın aldığını düşünüyordur. Yaptığı işin birinin şahsi ikbali için para toplamaktan, insanları dolandırmaktan ibaret olduğunu bir dakika olsun aklına getirmiyordur.
Almanya’daki NSU üyesi o katiller “döner cinayetleri” sırasında 11 kişiyi vahşice öldürürken yanlış bir şey yaptıklarını bir an olsun düşünmemişlerdir. Birbirlerine kenetlenmişler, çok sevdikleri ülkelerini yabancı pisliklerden temizlemenin sarhoş edici mutluluğu ile mest olmuşlardır.
Örnekleri bazı Atatürkçü derneklerden Hristiyan gençlik kamplarına, IŞİD’den FETÖ’ye, PKK’dan Scientology’e kadar yaymak mümkün fakat gereksiz. Ne demek istediğim anlaşılmıştır sanırım.
Modern dünya insanın elinden inançlarını aldı, inanma duygusunu değil. O duygu orada öylece dururken de bunu nasıl kullanması gerektiğini çok çabuk fark etti.