“İnsan böyledir” demişti o pirifâni bana bir keresinde. Ta derinden kavramıştım ne demek istediğini. Yıllar sonra dün aklıma düştü yine o iki kelime. Bir ayeti, bir mezar taşının üzerinde görünce yani: “Kudret isteyen kimse bilsin ki kudret, bütünüyle Allah’ındır.”
Şöyle diyen insanlara rastlamışsınızdır mutlaka: “Ben aslında sadece insanlara faydam dokunsun diye istiyorum kudret, güç, para, makam, mevki sahibi olmayı.”
“İnsanın kendisini kandırmasının yolu türlü türlüdür” demişti bana aynı pirifâni, “en kötüsü de hayırlı bir iş için tehlikeli bir yolu benimserken kandırmasıdır, kendini.”
Ben de ona, küçücük aklımla, İbn Arabi’den bir cümle nakletmiştim: “Akıllı insan, kalbine gelen düşüncelerin hangisinin Allah’tan, hangisinin nefsinden veya melek ya da şeytan güruhundan geldiğini ayırt edebilen kişidir.”
“Akıl” demişti gülümseyerek, “akıl sadece fark bilgisi için, siz şimdilerde nasıl söylüyorsunuz, farkındalık için lazım gelir insana. İyiyi kötüden ayırmakla olmaz sadece bu fark bilgisi. İyiyi kötüden çocuklar da ayırır. Hatta onlar bizden çok daha iyi ayırır. Asıl fark bilgisi, dünyayı ve içindekileri yerli yerine koymakla, koyabilmekle olur.”...