Sene ’96 ya da ’97 olabilir. Benimle tanıştığı gün Kartal’da bir eve gitmiştik. Lise öğrencileri vardı. Şahane çocuklardı. “Bunlara Sezai Karakoç’u, Zarifoğlu’nu anlat” demişti. Ben 20 yaşında, bıyıklarının terlemesi tamamlanmamış bir şairdim. Asım ise Asım’dı işte. Bizim Asım. Asım Gültekin. Onu ilk tanıdığımda hangi derdin peşindeyse, vefatının 20 gün öncesinde konuştuğumuzda da aynı derdin peşindeydi.
Bizim İslâmcı gelenekte “abi”lik isimli bir...