“İstemeyecekti” dedi mantolu bir adam, “buğdayı istemeyecekti.”
Önünde durduğu delikanlı kayıtsızca omuz silkip devam etti yoluna. Mantolu adam da yürüdü ve şöyle dedi: “Yunus o buğdayı istemeyecekti.” Ardından epeyce yükseltti sesini: “Yunus o buğdayı istemeyecekti.”
Kalabalıktan duranlar oldu. Bir anlığına elbette. Kimselerin uzun uzun durmalara vaktinin olmadığı zamanlara erişeli çok olmuştu. Mantolu adam da yürüdü ve şöyle dedi sesini düşürerek: “Gerçi, Yunus buğdayı kendine istemedi ha. Başkaları için istedi. Ama yine de Yunus, o buğdayı istemeyecekti.”
“Yapacak işi olmadığından mıdır, böyle şeylere meraklı olduğundan mıdır bilinmez” denir böyle durumlarda ama kulak asmayın. Mantolu adamın ne dediğine kulak kabartmak için işsiz ya da meraklı olmak gerekmez zira. Bir kalbinizin olduğunu hatırlamanız kafidir.
Anlayacağınız, kalabalıktan biri, eskilerin “güzel gökçek” diyeceği evsafta bir genç kız, kulak verip ardına takıldı mantolu adamın. Fark etmedi onu bizim adam ve şöyle dedi: “Bakın size aklımın erdiğini söyleyeyim mi? Dünya sürekli biz buğday istiyoruz diye bu halde. Buğday isteği dünyanın sonunu getirecek.”
Güzel gökçek kız...