Kendisinden pek hazzetmediğim, bunun böylece biliniyor olmasından da epeyce memnuniyet duyacağım eski siyasetçi Bülent Arınç, AK Partili bazı isimlerin açıklamalarına istinaden doğru bir laf etmiş: “Yani ben 2 kilo et yiyeceğime yarım kilo et yerim diye göğsünü gere gere dolaşıyor. Ulan 2 kilo et kaç para biliyor musun sen? 300 lira. Kim verecek bu parayı?”
Ekonomideki sıkışmayı -hele vatandaş kısma sırasını boğazına getirmişken- önemsememek, hatta bu daralmayı “beka meselesinden daha mı önemli yani?” gibisinden laflarla savuşturmaya çabalamak kelimenin gerçek anlamıyla “ahmakça” geliyor bana.
Bu tavrın, ekonomik daralma ve hadi adını adam gibi koyalım, yaşadığımız ekonomik krizle mücadele eden Recep Tayyip Erdoğan’a da, AK Parti’ye de bir gram faydası yok üstelik.
Açık konuşacağım.
Dilerseniz gönlünüzce linç edebilirsiniz beni açık konuştuğum için: Beka meselesi olan şey ekonominin kendisidir. Kirasını ödeyemeyen babalar, akşam evinde çocuklarını neyle doyuracağını bilemeyen anneler, ailesi servis parasını denkleştiremediği için okuluna yürümek zorunda olan öğrenciler beka meselesidir. Ve emin olun, bundan daha büyük bir beka meselemiz yoktur.
Kemal Tahir romanlarını okuyanlarınız kolayca hatırlayacaklardır. Büyük romancımız, İstiklal Harbi’nde Anadolu’da savaştan kaçan binlerce insanın bu tavrını iki şeye bağlar. Biri savaşların oluşturduğu bezginlik, diğeri ise iyice keskinleşen yoksulluk. İstiklal Harbi’ni “yekpare bir kahramanlık hikayesi” olarak okuyup konuyu kapatan biri değilseniz bunun böyle olduğunu birkaç okumada anlarsınız.