“Niçin şair oldun?” diye soruyor bana.
Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Bu sorunun cevabını bilmediğim için kolayına kaçıp artistik cevaplar veriyorum. Mesela şu: “Yerimi yadırgadığım için.” Ya da şu: “Dünyaya başka bir dille karşı koyamadığım için.” Ya da şu: “Çünkü şiir insanı anlamanın ölçü birimidir.”
“Anlamak istemez misin” diyor, “insanı yani?”
“Anlamak istemem” diyorum. “O kara gözlü zalimi, o biricik muammayı anladıkça yerimi yadırgayışım da artıyor. Her büyük okumanın altında küçük, küçücük bir zaafın, bir eksikliğin, bir çaresizliğin yattığını bilmek hoşuma gitmiyor çünkü.”
“Nasıl yani?” diyor. Bu bol yıldızlı bir çöl akşamı gibi tasarlanmış mekânda sormaktan usanmayacakmış, bıkmayacakmış gibi...