İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Bu iş böyle yapılır

İki günlüğüne Giresun’da idim. Geçmişte bir ay kaldığım ve kardeşim Mustafa Akar ile olan kısmı hariç hiç de güzel anılarla dönmediğim bu şehirde bu kez “güzel bir...

02 Mart 2019 | 203 okunma

İki günlüğüne Giresun’da idim. Geçmişte bir ay kaldığım ve kardeşim Mustafa Akar ile olan kısmı hariç hiç de güzel anılarla dönmediğim bu şehirde bu kez “güzel bir anı” biriktirmeyi umut ederek yola çıktığım doğrudur. Giresun’da 2009 yılında yerel seçim kampanyası yönetmiştim o zamanlarki işim gereği. Doğrusu bu ya, hayatımın o 30 gününü hesaptan düşsek olur. Bir otel odasında uyuyup uyanarak sürekli çalıştığım, taşra politikasının bütün gerçek çirkinlikleriyle istemeden de olsa tanıştığım, şehrin güzelliklerini yaşayamadan döndüğüm bir dönemdi. Belki bir “sokakta” yazımda tafsilatıyla anlatırım.

Bu seferki gezinin amacı kadim dostum İmdat Demir’in icat edip koordine ettiği heyecan verici bir projenin tanıtım toplantısına katılmaktı. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın destek verdiği Karadeniz Kültür Envanteri programının tanıtım toplantısına yani.

Giresun Valisi’nin son derece yavan, anladığım kadarıyla projeden de epeyce habersiz konuşmasını dinlerken “yine mi devlet sarısı, yine mi taşra politikası” diye düşündüm, yalan yok. Böyle anlarda, hele uzaktan geldiyseniz bir “boşunalık” hissi kaplıyor sizi.

Fakat projenin detaylarını sahiplerinden dinleyip çıktılarını görünce düşüncem “boşuna”dan “iyi ki gelmişim”e doğru ilerledi.

21 ay süren Karadeniz Kültür Envanteri projesi şu: Gürcistan sınırından Samsun’a değin bütün Karadeniz bölgesinin coğrafyası, taşınmaz kültür varlıkları ve halk kültürü kayıt altına alınmış. Antropologlar, etnograflar, sosyologlar, harita mühendisleri, coğrafya uzmanları, fotoğraf ve video sanatçılarından oluşan 70 kişilik bir ekip neredeyse hiçbir unsuru dışarıda bırakmadan kayıt altına almışlar Karadeniz’i. Yaylalardan manastırlara, manilerden son değirmen taşı ustalarına, camilerden göllere kadar aklınıza gelebilecek bütün taşınır-taşınmaz kültür eserleri kayıt altında artık.

Mesela Gürcistan sınırında haritada işaretlenmemiş koca bir göl bulmuş ekip. O gölün adı artık ekipten bir arkadaşlarına ithafen “Tunca Gölü.” Mesela ayda sadece iki saat yakalanabilen bir manzarayı yakalayıp fotoğraflamışlar. Dolunay, iki Karadeniz tepesinin arasından elinizle uzansanız dokunabileceğiniz şekilde yükseliyor fotoğrafta. Mesela evini “şu yaylaya doğru çıkan bulutu görüyor musun, onu takip et bizim eve gelirsin” diyerek tarif eden adamları kayıt altına almışlar. Restore edilmesi gereken kültürel eserleri işaretledikleri gibi, yanlış restore edilmiş eserleri de işaretlemişler. Kültür, folklor ve halk kültürü konusunda kayda geçirmedikleri hemen hiçbir şey kalmamış.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal’in askeri değil Türkiye’nin leşkeriyiz 23 Kasım 2024 | 179 Okunma O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 276 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma