Geçen yüzyılda, 1993’te geldim ben İstanbul’a. İlahiyat okumak için. Okulum Üsküdar’da, öğrenci evimizse Kadıköy’de idi. Sonradan film afişleri ve kitaplar sattığım dükkanım da Kadıköy’de nasip oldu.
İki farklı anlam dünyası vardı iki semtin. Bunu çok çabuk kavramıştım. En basitinden Üsküdar’ın anlam dünyasını karşılıklı iki cami, yani Yeni Cami ve Mihrimah belirliyordu. Kadıköy’de ise bu semboller Boğa Heykeli ve Haldun Taner sahnesi idi.
Yaklaşık 25 senedir bu iki anlam dünyası arasındaki yakınlaşmaların ve uzaklaşmaların yakın tanığıyım. Kendimce sonuçlara vardım bu hususta.
Yine de kimse kırılmasın, kimseyi fazladan üzmeyeyim diye kıyıp yazmadım, yazamadım bunları.
Fakat iş artık bizatihi Kadıköylülerin “yeter artık” serzenişlerine, hatta isyanlarına gelip dayanınca, nasıl demeli, “vakt erişti.”
Üsküdar 25 yılda kendine ait, elbette mükemmel olmayan ve fakat “gayet...