Nefes almaya çalıştı önce.
“Bu, uzun bir hikâyenin bitmeyecek sonuydu” desem de olurdu.
Oysa her şeyin başka türlü olduğu bir yer vardı. İkisi de biliyordu bunu. Her şeyin başka türlü olduğu ama asla gidilemeyecek bir yer. Uzak olduğundan değil. Zaten gidememenin ölçü birimi nicedir “uzak” değil. Bunu biliyor olmalısınız.
“Ah Cahit Bey, çok zor” denilen yerdeler şimdi. Bir trenin camlarının buğusunun elle silindiği yerdeler. Son kez birbirlerine. Buğu, tren ve uzaklık. Fazla şiirsel oldu.
Alalım burayı geriye.
“Beni özlemekten, seni hatırlamaktan yapmışlar. Ondan oldu bunlar” dedi mi kız, yoksa ben mi öyle...