Cem Uzan’ın son zamanlardaki performanslarını seyrediyor musunuz? Z kuşağını da arkasına katmış, sosyal medyadan gümbür gümbür geliyor maşallah.
Paris’te lüks bir hayat yaşayan Cem Uzan mağdur hikâyesi anlatıyor bize. Kendisine o kadar kumpas kurulmasına, o kadar kötülük yapılmasına ve her şeylerine el konulmasına rağmen hayat standardında hiçbir değişiklik yok, her şey yerli yerinde. Bir dahi maşallah.
Esip gürlerken bazen duruyor, duygulanıyor, Atatürk gibi poz veriyor, uzaklara bakıyor, dalıyor, derin nefesler alıyor, sesi çatallaşıyor, ağlamaklı oluyor, “bana ve aileme kumpas kurdular” diyor. Yalnız hakkını teslim edelim, Cem Uzan muhalefet liderlerinden daha başarılı. Z kuşağının anne demeyi öğrendiği yıllarda, renkli bir şahsiyet olan Cem Uzan hayatımızı renklendirirdi. İnternet sayesinde hasret sona erdi, yine renksiz hayatımızı renklendirmeye başladı, eksik olmasın.
Bir yandan da mesele şu: Cem Uzan’la röportaj yapan gazetecilerin neredeyse hepsi muhalif gazeteci. Bize her vesileyle gazetecilik dersi veren, belgelerle konuşan, halk adına hesap soran, korkmadan gerçekleri yazan, hatta diktatörler karşısında bile aslan kesilen gazetecilerden bahsediyoruz.
Fakat nasıl oluyorsa oluyor, bu araştırmacı gazeteciler Cem Uzan’ın karşısında süt dökmüş kedi gibi duruyorlar. Hiç belge göstermedikleri gibi, kibar mı kibar sorularla çanak nasıl tutulurun kitabını yazıyorlar: “Efendim böyle iddialar var, ne diyorsunuz?” Uzan, kafiyeye bile dikkat ederek veriyor cevabı: “Kumpas! Asparagas!”
Sanıyorsunuz ki araştırmacı gazetecilerimiz hazırlık yapmış, netameli konulara kibarca giriş yaptığına göre devamı gelecek, uzun süredir üzerinde çalıştığı dosyasını açacak ve bir numaralı belgeyi kameraya gösterip didiklemeye devam edecek. “O iddialar”ın devamı gelmiyor, detaylarına inemiyor, devamını getiremiyor muhalif gazetecilerimiz. Edebiyat ödevi olarak mahalledeki kasapla röportaj yapan lise öğrencisi gibi “sıradaki soru”ya geçiyor: “Sizin için dolandırıcı diyorlar… Siz dolandırıcı mısınız?” Önce bir kahkaha atıyor Cem Uzan, kısa ve öz konuşuyor: “Asla! İftira!” Dedik ya, sadece şiirde değil dolandırıcılıkta da kafiye önemli…